Modern ve geleneksel perakendenin bir yılda 4.4 milyar dolar kira ödediğini söyleyen Yılmaz Yılmaz, “Sepet kur yılbaşında 1.7 iken bu rakam yaklaşık 7.6 milyar TL’ye denk geliyordu. Sepet kurun Temmuz 2011’de 2.1’e yükselmesiyle modern ve geleneksel perakendenin yıllık harcadığı kira bedeli yaklaşık 9.3 milyar TL’ye yükseldi” dedi. Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı (BMD) Yılmaz Yılmaz, euro ve dolar kurundaki artışın dövizle kiralama yapan perakende sektörüne 1.7 milyar TL’lik ek maliyet yarattığını vurgulayarak, “Ülkemiz ekonomik olgunluk döneminin gereği olarak sağlam Türk Lirası’na güvenmelidir. Ticaret ve kiralar TL olmalıdır. Milli paramıza sahip çıkmalıyız” dedi.
BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında yükselen döviz kurları nedeniyle artan kira maliyetlerine ve dövize endeksli ticaretin ekonomideki olumsuz etkilerine dikkat çekti.
ABD’nin temerrütte düşüp düşmeyeceği konusunun bu hafta dünyada heyecanla izlenen gelişmelerden biri olduğunu ve doların değerinin büyük belirsizlik taşıdığını anlatan Yılmaz, aynı şekilde bir çok Akdeniz ülkesinin temerrüde düşmesinin engellenmeye çalışıldığını ifade etti.
Yılmaz Yılmaz, buralarda harcanacak kaynakların Euro’nun değerini hatta varlığını tehlikeli hale getirdiğini belirttiği konuşmasında dövizde meydana gelen değişimlerin perakende sektörüne şimdiden yıllık 1.7 milyar TL ek maliyet yüklediğini söyledi. Kurun yükselmesine değil, temelde dövizle ticarete karşı olduklarını ifade eden Yılmaz Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:
11 MİLYON METRE KARE ALAN DÖVİZLE KİRALANIYOR
“Modern perakendede kiralanabilir yaklaşık 2,5 milyon metrekare cadde mağazası bulunuyor. Cadde mağazalarında metrekare başına kira bedeli yaklaşık 30 dolar. Yıllık toplam kira gideri yaklaşık 900 milyon dolar yapıyor.
Yine modern perakende kapsamında dövizle kiralanabilir yaklaşık 5,5 milyon metrekare AVM mağazası bulunmaktadır. Avm mağazalarında da metrekare başına kira bedeli yaklaşık 30 dolar, metrekare başına genel gider ise 8 dolardır. Yani avm mağazalarında yıllık kira gideri yaklaşık 2.5 milyar dolar oluyor.
Geleneksel perakendede ise yaklaşık 3 milyon metrekare kiralanabilir alan bulunmaktadır ve yıllık toplam kira gideri ortalama 1 milyar dolara ulaşmaktadır. Modern ve geleneksel perakendenin bir yılda harcadığı kira bedeli yaklaşık 4.4 milyar dolar olarak aldığımızda sepet kur yılbaşında 1.7 iken bu rakam yaklaşık 7.6 milyar TL’ye tekabül etmektedir. Sepet kurun Temmuz 2011’de 2.1’e yükselmesiyle modern ve geleneksel perakendenin yıllık harcadığı kira bedeli yaklaşık 9.3 milyar TL'ye yükselmiştir. Yani yaklaşık 1.7 milyar TL artmıştır.
Öte yandan modern perakendede kira/ ciro oranı ortalama yüzde 12.5-16.0 arasında değişiyor. Kira maliyetlerindeki yüzde 30’luk artış bu dengeyi bozarak kira / ciro oranını neredeyse yüzde 20’ye çıkarmıştır.”
BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz, Türkiye’nin son yıllarda parlak ekonomik performansına rağmen yurtdışı kaynaklı ve hak etmediği bir volatilite ile karşı karşıya bulunduğunu anlatarak, Türkiye’deki dövize dayalı ticaret ve kiralama sisteminin piyasaların dengesini bozacak bir etkiye sahip olduğunu söyledi.
TÜRKİYE’DE KAZANINI OLMAYAN BİR SİSTEM
Dövize dayalı ticaret ve kira sisteminde kazananın bulunmadığını vurgulayan Yılmaz, Sadece sırasıyla bundan planlanmamış kazanç veya kayıp elde eden taraflar olmaktadır. 2008 eylül ayında 1.170 TL olan dolar, 6 ay sonra 1.670’ye yükselmiş sonra Kasım 2010’da 1.450’ye kadar düşmüştür. Döviz ile kiralama göz önüne alındığında bazen kiraya verenler bazen kiracılar zarar görmüştür. En önemli sorun da döviz yükümlülüklerini bütçelemeye çalışan herkesin yanılmasıdır. Bir nevi kiracı ve kiralayanı ile hepimiz kumar oynamaya mecbur olduk” dedi.
Yılmaz Yılmaz, hazır giyimin ana ham maddesi olan kumaşın piyasada döviz ile fiyatlandığını bir çok sektörün girdi maliyetlerinde benzer bir durum olduğunu belirterek, bu derecede dolarize olan bir ekonomik ortamın herkes için risk taşıdığını anlattı. Maliyetlerin ve kiraların (konut kiraları da göz önüne alındığında risk büyümektedir.) döviz cinsinden olmasının Türkiye’de enflasyon riskini arttırarak tüketiciye de zarar verdiğine işaret eden Yılmaz Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Borçların ve kiraların döviz cinsinden gelirlerin ise TL cinsinden olması perakende sektörü için açık pozisyon yaratmaktadır. Türkiye ekonomisi içinse kırılganlık riskini arttırmaktadır. Dövizle ticaret ve kiralama sistemi Türkiye’yi dış etkilere açık hale getirmektedir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının yorumlarına bağlı olarak dövizde meydana gelen değişim anında kiralarımıza yansımaktadır. Türk şirketlerinin bilançolarının Londra ya da New York’taki kredi analistinin yorumuna bağlı olmaması gerekir. Türkiye’nin cari açık dışında ekonomik problemi yoktur. Dövizli ticaret ortamı cari açığa katalizör etkisi yaparak Türkiye’yi dış etkiye ve dışarıdan kaynaklı risklere daha duyarlı hale getirmektedir. Ülkemiz ekonomik olgunluk döneminin gereği olarak sağlam Türk Lirasına güvenmelidir. Ticaret ve kiralar TL olmalıdır. Milli paramıza sahip çıkmalıyız.”
Yılmaz Yılmaz, sektörün AVM yatırımcısı, AVM işletmecileri ve perakendecileri ile bir bütün olduğunu, sorunlarına kendi içinde geçici çözümler üretebildiğini ve bundan sonrada üreteceğini ifade ettiği konuşmasında, ancak kalıcı çözümün dövizle ticari anlayışın değiştirilmesi ve dövizle ticarete ilişkin hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle mümkün olabileceğini bildirdi.
ALIŞVERİŞ VE MODA MERKEZİ OLMAI İDDİAMIZI SÜRDÜRMEK İSTİYORUZ
“Bir yandan markalaşma ve yüksek katma değerli üretim denirken bunun en önemli temsilcisi olan moda perakendecileri ve markalar hızla artan kiralar yüzünden ilave külfetler ile karşılaşıyor. Bu ortam markaların gelişmesini, modern perakendeye geçişi, rekabet gücünü, İstanbul'un alışveriş ve moda merkezi olma iddialarını son derece olumsuz etkiler. Dünya markaları yaratma iddiasıyla çıktığımız bu yolda daha fazla zarar görmemek için tüm tarafların elini taşın altına koymasını bekliyoruz” diyen Yılmaz, talep ve önerilerini ise şöyle sıraladı:
“Markalarımız, esas olarak, perakende sektöründeki hareketliliği sürdürme ve müşterileri de oyunun içinde tutma çabasındadır. Bu kapsamda, markalarımız:
• Enerji maliyetlerindeki artışları fiyatlara yansıtmamaya çalışmaktadırlar,
• Döviz kurundaki artışları da fiyatlara yansıtmaktan kaçınmaktadırlar,
• İndirim, promosyon ve kampanyalarla müşteriye cazip olanaklar sunmaktadırlar,
• Kendi bünyelerinde maliyet düşürücü önlemleri araştırmaya devam etmektedirler,
• Yeni pazarlara girerek ve yeni yabancı müşterilerle iş ilişkileri kurarak ihracat gelirlerini arttırmak için çabalamaktadırlar.
• 10 yılda 10 dünya markası vizyonu için yurtdışında mağazalar açmaktadırlar.
Önerilerimiz:
• Kiraları TL’ye dönüştürecek hukuki düzenleme yapılmalıdır.
• Bankacılık sektöründe gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılarak AVM yatırımcısı TL ile fonlanma olanağına kavuşmalı ve dövize bağımlı olmaktan çıkarılmaktadır.
• Türkiye mümkün olan her noktada tl kullanmak için sefer olmalı ve seferber edilmelidir.”
BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz, Türkiye’nin ekonomisi tutarlı ve dengeli bir şekilde büyürken dış dünya ve kurların oynak-çalkantılı olduğunu anlatarak konuşmasını “Şimdinin güvenilir limanı TL olmalı. Ekonomimizin dış kaynaklı ani ve büyük zararlarla karşılaşmasını istemiyorsak TL’ye güvenmeliyiz” sözleriyle tamamladı.