1 Temmuz 2011 Cuma

Kategori Oluşturup Hızlı Büyüdüler!

Ülker, Arçelik, Evyap, İstikbal, Tukaş ve diğerleri… Bu şirketlerin ortak özellikleri her birinin son yıllarda farklı kategorilere girerek satışlarını artırmış olması. Çoğu, önemli konumda ol...

Ülker, Arçelik, Evyap, İstikbal, Tukaş ve diğerleri… Bu şirketlerin ortak özellikleri her birinin son yıllarda farklı kategorilere girerek satışlarını artırmış olması. Çoğu, önemli konumda oldukları kategorilerde büyümenin yavaşlamasından dolayı bu yolu izliyor. Yeni kategorilerle satışlarına ivme kazandırıyorlar. Aralarında cirosunun dörtte birini son 3 yıldır girdiği yeni kategorilerden sağlayanlar bile var… Bu nedenle farklı alanlara girme riskini ise gözü kapalı alıyorlar. Bu sayede cirolarında artış elde eden şirketler, yeni girdikleri pazarlarda ise oldukça iddialı. Uzmanlara göre önümüzdeki dönemde pek çok şirket, her türlü riski göze alarak farklı kategorilerle adını duyurmaya devam edecek.

Perakendecilerin En Hızlıları Stratejileri

Ankaralı Canerler, İzmirli Pehlivanoğlu ve Konya merkezli Adese… Bunlar bölgesel perakende zincirleri arasında “en hızlı” olanlardan. Pek çok küçük yerel zincir onları örnek alıyor. “En hızlılar”ın...

Ankaralı Canerler, İzmirli Pehlivanoğlu ve Konya merkezli Adese… Bunlar bölgesel perakende zincirleri arasında “en hızlı” olanlardan. Pek çok küçük yerel zincir onları örnek alıyor. “En hızlılar”ın sırrı ise uyguladıkları 6 temel stratejide gizli. “Kişisel hizmetler”, “ucuz fiyatlar”, “farklı tedarikçiler”, “uygun fiyatla alım”, “sürümden kazanma” ve “hız”… İşte onların başarı formülünün 6 altın kuralı.  Tüm küçük bölgesel perakendecilerin hedefi bu 6 altın stratejiyle, tıpkı Canerler, Pehlivanoğlu veya Kiler gibi büyümek…
Canerler, tamamı Ankara’da bulunan 36 marketten oluşan bir bölgesel perakendeci. Müşteri ilişkilerinden bölgesel büyüme stratejisine, tedarik zinciri yönetiminden fiyatlandırmaya her alanda “hızlı balık” taktiklerini uyguluyor. Yıllarca aynı bölgede faaliyet gösterdiği için müşterilerini çok iyi tanıyor.

Hızlı tüketiciyi yakalama yarışı

Pazar,Çok fazla ürün, sınırlı zamanı olan tüketicinin dikkatini çekebilmek için rekabet halinde

Artık alışverişte uzun zaman geçirme dönemi sona erdi. Hatta Fransa’da bir ürün için alışveriş kararı, ortalama 16 saniyeye kadar düşmüş durumda. Fransızlar, genel alışverişi ise ortalama 40 dakikada bitiriyor. Bu sürenin 80’li yıllarda ortalama 1,5 saat olması da dikkat çekici. ABD’de 2002 ila 2007 yıllarını kapsayan bir araştırma, tüketicilerin genel alışverişlerinde ortalama 40 dakika harcadığını ortaya koyuyor.
Tüketicilerdeki bu köklü değişimin nedeni aslında oldukça basit: Bugünün “meşgul tüketicileri” birer alışveriş uzmanı olmuş durumda. Kendilerine en uygun alışveriş merkezlerini, markaları ve ürünleri biliyor, takip ediyorlar. En önemlisi çok bilinçliler. Pazarlama hilelerine kanmıyorlar.

Gerçek Marka Sayısı 500’ü Geçmez

Güven Borça/Marka Uzmanı “Gerçek Marka Sayısı 500’ü Geçmez”
Doyuma Ulaşıldı

Şu an baktığımızda Türkiye’de, hemen her sektörde üretim kapasitesi ve marka olarak doyuma ulaşıldığını görüyoruz. Ana aktörler ve bir sürü başarılı olamamış marka var. Tabii yine de marka sayısı yeterli denilemez. Yeni markalar her zaman olacak.
Bakir Alan Kalmadı

Hazır giyimin belli alanlarında boşluklar bulunuyor. Örneğin yeterince ayakkabı markası yok. İç çamaşırı markası da yeterli değil. Gıda ve temizlikte ise marka sayısı çok fazla. O sektörlerde yeni marka oluşturmak riskli. Beyaz eşya ve mobilyada da fazla sayıda marka var. Markalaşma açısından bakir yer kalmadı. Teknoloji ile birlikte yeni alanlar gelişiyor. Markalar için de teknolojiye bağlı bir sürü alan açılacak.
Marka Kirliliği Var

Sonuçta Türkiye’de, 500 bine yakın marka tescil edilmiş olabilir ama ülkedeki gerçek marka sayısı 500’ü geçmez. Marka gücü olan marka az. Bu noktada daha fazla marka üretmek gereksiz. Çünkü özel sektör marka enflasyonu ve kirliliği yarattı. Yapılması gereken daha az sayıda markaya odaklanıp onları ulusal, bölgesel ve hatta dünya markası yapmak için uğraşmak.

Türkiye'de Marka Çok Ama Güçlü Değiller

Peter Fısk/Pazarlama Uzmanı “Türkiye’de Marka Çok Ama Güçlü Değiller”
Birkaç Güçlü Marka Var

Gelişmekte olan ülkelerde, aslında diğer gelişmiş ülkeler kadar marka var. Ancak bu markalardan sadece birkaç tanesi güçlü. Türkiye’de de problem aynı. Türkiye’yi ziyaret ettiğimde, çevre ülkelere kıyasla çok sayıda uluslararası marka kadar ulusal marka görüyorum. Ancak bu markaların birkaçı gerçek anlamda güçlü.
Birçoğu Anlamsız

Örneğin GSM sektöründe Turkcell, bankacılık sektöründe Garanti Bankası yeni yeni bir marka olarak büyük bir fikri ortaya koymaya başladı. Bunun yanında birçok Türk markası hala oldukça anlamsız. Bu aynı zamanda büyük bir fırsat da barındırıyor.
İş Dünyası Kritik Noktada

Türk iş dünyası, hızlı değişen dünyanın en kritik noktasında duruyor. Turkcell ve Garanti Bankası’nın yeni fırsatları nasıl yakaladığına ve kendilerini pazarda nasıl yeniden konumlandırdıklarına bakın. Bu konumlandırmayı hem coğrafi hem sektörel anlamda yapıyorlar.
Arçelik HAIER’den Öğrenebilir

Çin ve Hindistan’la kıyasladığımızda onlar da benzer zorluklar yaşadı. Ama bu konuda ciddi çaba gösterdi, para ortaya koydular. Haier gibi markalar, birkaç yıl öncesine kadar hiçbir anlam ifade etmezken şimdi hızlı büyüyen global markalar haline geliyor. Arçelik de bu deneyimden faydalanabilir.
Yeniden Yaratma Zamanı

Türk Hava Yolları’nın da AirAsia’dan öğreneceği bir şeyler olabilir. Markaları isim ve logo olarak düşünüyoruz, bu çok yanlış. İşe öncelikle stratejik amacı belirlemekle başlamak gerekiyor. Ardından sağlanan fayda ne olmalı, neyi daha farklı ve iyi yapabilirsiniz bunu ortaya koymalısınız. Şimdi Türk markaları için pazarlama perspektiflerini yeniden belirleme ve yeni dünyada kendilerini yeniden yaratma zamanı.

Global Markalar Nereden Çıkacak?

Martın Roll/Venture Republıc CEO’su Global Markalar Nereden Çıkacak?
Markalar Azalacak

Hızlı tüketim sektöründe çok fazla marka var. Sektörde global ve yerel anlamda birçok oyuncunun olması, marka sayısının artmasına neden oldu. Ancak marka sayısı bu kadar çok olunca çıkışların olması kaçınılmaz görünüyor. Dünya genelinde hızlı tüketim kategorisinde birçok markada sayıca azalma olacağını tahmin ediyoruz.
Atağa Geçenler

Bunun yanında teknoloji, sağlık ve finans sektörlerinde marka sayısında artış yaşayacak. Yeşil enerji konusunda henüz markadan söz edemiyoruz ama burada da bir artış söz konusu. Finans sektöründe, özellikle kriz sonrasında yeni markalar çıkacak.
Yeni Globaller

Amerika, global seviyede markalar yaratma, bunu sürdürülebilir kılma, hatta ikon haline getirme konusunda dünya lideri. Gelişmekte olan ülkelerin ise marka yaratmada eksiklikleri var. Bu eksikliklerin kaynağı, markanın stratejik olarak önemini kavramamış olmaları, yönetici seviyesinde güçlü karar mekanizmalarından yoksun olmaları. Ama Asya’da şimdi global markaların yeri olacak. Kısa ve orta vadede Kore’den çok sayıda global marka çıkacak. Daha uzun vadede ise Çin ve Hindistan global markalarını pazara sunacak.

Bu Kadar Marka Yeter mi?

Hazır giyimde 100 ulusal, 20 bin yerel marka var. Mobilyada 25 ulusal, 175 yerel marka rekabet ediyor. Ulusal bazda 7 oyuncunun olduğu beyaz eşyada, yerel marka sayısı 15’e ulaşıyor. Türkiye’de yaş...

Hazır giyimde 100 ulusal, 20 bin yerel marka var. Mobilyada 25 ulusal, 175 yerel marka rekabet ediyor. Ulusal bazda 7 oyuncunun olduğu beyaz eşyada, yerel marka sayısı 15’e ulaşıyor. Türkiye’de yaşayan tescilli marka sayısı ise 350 bine yaklaşmış durumda. Ancak uzmanlar, gerçek marka sayısının 500-800 civarında olduğa inanıyor. Türkiye’de marka sayısının yeterli olduğunu düşünen uzmanlar, artık var olanları global ölçeğe taşımak gerektiğini söylüyor.

hedİMKB sıralamasında ilk 10’da yer alan Turkcell, Akbank, Garanti Bankası, İş Bankası, Enka İnşaat, Halk Bankası, Sabancı Holding, Yapı Kredi Bankası, Koç Holding ve Tüpraş’ın toplam piyasa değeri 118,4 milyar dolar. Tek başına Coca-Cola’nın 110,4 milyar dolar olan piyasa değeri ise ilk 10 Türk şirketinin piyasa değerine yaklaşıyor. Bu kıyaslama markalaşmanın gücünü ortaya koyması açısından çok önemli.
Her ne kadar Türkiye, dünya ligine çıkan çok sayıda markaya sahip olamasa da Türk şirketleri yıllardır markalaşmada yol almaya çalışıyor. Türk Patent Enstitüsü’nün verilerine göre bugün itibarıyla Türkiye’de yaşayan tescilli marka sayısı 350 bine yaklaşmış durumda. 1995 yılında, marka mevzuatının yenilenip Türk Patent Enstitüsü’nün kurulmasıyla markalı üretim yapmak isteyen çok sayıda şirket adeta kuruma akın etti. Enstitüye yapılan marka başvurusu sayısı, 1995-2008 arasında yarım milyonu aşarak 558 bine ulaştı. Bu markalardan 343 bini tescil edildi. Tescilli markaların yüzde 72’si yerli, yüzde 28’i ise yabancı şirketlere ait.

Perakendeyi çok geç öğrendik

"Türkiye'de perakendede çok hızlı bir dönüşüm yaşandı. AVM'ler olmasaydı bu gelişim yaşanmazdı"

Abdullah Kiğılı, Türk hazır giyim ve perakende sektörünün öne çıkan isimlerinden biri. Kiğılı, 1965'te Sultanhamam'da babasının kumaşçı dükkanında iş hayatına atıldı. O dönem her sokakta kumaşçı ve terzilerin bulunduğu yıllardı. İlk hazır giyim mağazasını ise 1969'da İstiklal Caddesi'nde açtı.
Sektörün duayeni Osman Boyner'in teklifiyle Beymen'in ürettiği ilk takım elbiseyi, 1971'dekendi mağazasında satmaya başladı. 1972'de Boyner'le ortak oldu ve Beyoğlu Beymen mağazasını açtı. Birlikte 9 yıl boyunca hazır giyim sektörüne pek çok yenilik getirdiler.
Abdullah Kiğılı ve beraberindeki pek çok Türk girişimcisi, Özal döneminde fasonculuk yaparken mağazacılığı ve markanın önemini öğrendi. Sektöre bayilik sistemi hakimdi. Dolayısıyla perakendenin büyük kısmı kayıt dışıydı.
"1995 yılına kadar bu şekilde çalıştık" diyen Kiğılı, 1990'lı yıllarda AVM'lerin açılmasıyla beraber mağazalaşmanın başladığını söylüyor. "2000 yılında taş çatlasa 10 tane AVM vardı. Bir markanın en fazla 10 mağazası vardı" diyen Kiğılı, bugün sadece kendisinin 200 mağazası olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor:
"Bundan 10 yıl önceyle bugünü kıyasladığınızda büyüme yüzde 500'lere varıyor. Bugün 300'e yakın AVM var, her AVM içinde ortalama 150 mağaza var. Bu demek oluyor ki sadece AVM'lerde 5 bine yakın mağaza var."
Sektörün öncü isimlerinden Abdullah Kiğılı, Türkiye'de hazır giyim perakendeciliğini ve gelişimini Capital'e şöyle anlattı:

30 Haziran 2011 Perşembe

Adese’ye “Çalışan Haklarını Koruma” ödülü

Türkiye’nin önde gelen perakende markalarından Adese, çalışan hakları konusunda gösterdiği üstün başarıdan dolayı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödüle layık görüldü.

Primlerini düzenli olarak ödeyerek, çalışanlarının haklarını koruma konusunda gösterdiği hassasiyet neticesinde ödüllendirilen Adese adına plaketi, Genel Müdür Mustafa Özeskiciler aldı.

İttifak Holding’in perakende sektöründeki ulusal markası Adese, 2010 yılı içerisinde SGK’ya yaptığı düzenli prim ödemeleri başarısından dolayı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödüle layık görüldü. 16-22 Mayıs Sosyal Güvenlik Haftası kapsamında düzenlenen ödül törenine, Adese Genel Müdürü Mustafa Özeskiciler de katıldı.

Alınan ödülle ilgili konuşan Adese Genel Müdürü Mustafa Özeskiciler, “Kayıt dışı istihdam ülke ekonomisinin ve çalışanların en önemli sorunlarından biri. Hâlâ ülkemizde kayıt dışı işçi çalıştıran kurumlar olduğunu üzülerek görüyoruz. Bu firmalar hem çalışanların emeklerine saygı duymuyor hem de haksız rekabet ortamı yaratıyorlar. Adese olarak taviz vermeyeceğimiz konuların başında çalışanlarımızın haklarını gözetmek ve emeklerinin karşılığını vermek geliyor” dedi.

ABD’li kahve devi Caribou, Cafe Crown’ı aldı

Starbucks’ın en büyük rakibi ABD’li Caribou Coffee, Ülker’in kahve zinciri Cafe Crown’u satın aldı.

Geçtiğimiz günlerde Şok’u 600 milyon liraya satın alarak discount (indirimli market) sektörüne adım atan Ülker, bünyesindeki kafe zinciri Cafe Crown’u ise dünyada Starbucks’un en büyük rakibi Caribou Coffee’ye sattı. Başarılı markaları satın alması ile ünlü Ülker’in Cafe Crown’u elden çıkaracağı uzun bir süredir sektörde konuşuluyordu.

2003 yılında Yıldız Holding bünyesinde kurulan Cafe Crown’un 7 farklı şehirde 28 şubesi bulunuyor. Şubelerin yarısı franchise. 1992 yılında kurulan ABD’li Caribou Coffee’nin ise 16 ülkede 500’ün üzerinde şubesi bulunuyor. Şirket, ABD pazarında Starbucks’tan sonra ikinci büyük kahve zinciri. 2010 yılında 283 milyon dolar ciroya ulaşan ABD’li zincirin dünya genelinde 6 binin üzerinde çalışanı bulunuyor.

200 milyon dolarlık rekabet

Türkiye kahve pazarı 200 milyon dolarlık bir hacme ulaştı. Sert bir rekabetin yaşandığı sektörün iddialı oyuncuları arasında Starbucks, Robert’s Coffee, Gloria Jeans, Illy, Caffee Nero, Testa Rossa, Kahve Dünyası, Lavazza, Coffee Republic yer alıyor. Caribou’nun da pazara adım atması ile rekabetin daha da artması bekleniyor.

Kaynak: Sevgi Sayar Başaran / Radikal

Dondurma pazarına yeni oyuncu

Yeni dondurma markasına 6 milyon dolar yatıran Fermet Gıda, İstanbul’da bir ay içinde 10 mağaza açmayı hedefliyor.

Sarelle markasıyla bildiğimiz Sanset Gıda’nın da bünyesinde bulunduğu Toksöz Holding, İtalyanca’da tazelik ve ferahlık anlamına gelen L’era Fresca markasıyla şimdi de dondurma sektörüne giriyor. Fermet Gıda Kurucu Ortağı Ahmet Toksöz, "L’era Fresca" markalı dondurmanın ilk mağazasını Bebek’te açacaklarını belirterek, "Bir ay içerisinde İstanbul’da 10 mağazaya ulaşacağız. Türkiye çapında 40 mağazaya ulaşmamızın ardından yurt dışına açılmayı ve Moskova, Kiev, Tiflis ve Dubai gibi şehirlerde 8-10 dondurma mağazası açmayı hedefliyoruz" dedi.

Ahmet Toksöz, düzenlediği basın toplantısında, İkitelli’deki üretim tesisi ve 10 mağaza için 6 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdiklerini belirterek, gerek dünyada gerekse Türkiye’de doğal, sağlıklı ve aynı zamanda gerçek kıvamında ve lezzetinde dondurma üretimi için katedilmesi gereken çok yol olduğunu düşündüklerini söyledi. L’era Fresca olarak önceliklerinin maliyetler artsa da sağlıklı, doğal, istenilen kalitede dondurma üretimi yapmak ve uygun fiyatlardan satışa sunmak olduğunu anlatan Toksöz, "Bizim farkımız bu olacak. Bu açıdan sektöre örnek olmayı amaçlıyoruz" dedi.

Artan gıda fiyatları en büyük global kaygı

The Nielsen Global Online Tüketici Güven Araştırması 51 ülkede 28 binden fazla internet kullanıcısı arasındaki tüketici güvenini, önemli kaygıları ve harcama eğilimlerini takip ediyor. 2011 birinci çeyrekte yürütülen araştırmada ekonomik durgunluk içerisinde olduklarını söyleyen global online tüketicilerin sayısının tüm bölgelerde azalma gösterdiği görülüyor.
The Nielsen Company’nin bir parçası olan The Cambridge Group’ta Baş Ekonomist olarak görev yapan Dr. Venkatesh Bala’ya göre “Global iyileşme, yavaş temposuna rağmen, doğru yönde ilerlemeye devam ediyor”. “Buna rağmen, global online tüketicilerin yarıdan fazlası (yüzde 55) son dönemlerde ekonomik bir durgunluk içerisinde olduklarını söylüyorlar. Yüzde 51’i en azından 1 yıl daha ekonomik bir durgunluk içerisinde olacaklarını düşünüyorlar.” Bölgesel farklılıklar yaygınlaşıyor, Kuzey Amerikalılar’ın yüzde 82’si ve Avrupalılar’ın yüzde 68’ine kıyasla, Asya Pasifik tüketicilerinin yüzde 37’si bugün ekonomik bir durgunluk içerisinde olduklarını söylüyorlar.
Nielsen Tüketici Endeksi: Global 

Türkiye’nin 2009’un son çeyreğinden itibaren yakaladığı yükselişi 2011 ilk çeyrekte de devam ettirdiği tespit edildi; güven endeksi 1 puan yükselişle 83’lük seviyeyi yakaladı. Erkeklerin kadınlara kıyasla daha olumlu olan eğilimleri son çeyrekte de devam etti.

‘Sadece mağaza’ yapıyor

Türkiye’de pek çok zincir mağazaya hizmet veren HCA Mimarlık’ın iddiasının altında “sadece mağaza yapıyor” olması yatıyor. HCA Mimarlık Genel Müdürü Şevki Aydın, kendi bünyelerinde bulunan metal ve mobilya atölyelerinin olmasının kendilerine önemli bir güç ve güven verdiğine dikkat çekiyor.

Dilerseniz önce sizi tanıyalım… Şevki Aydın kimdir ve HCA Mimarlık, nasıl bir fikrin serüveni?
1977 İstanbul doğumluyum. Zorunlu stajımda sevmeye başladım bu işi ve daha sonra edindiğim tecrübelerle de devam etti bu süreç. Elbette ki, inşaat, ev ve ofis dekorasyonlarında da görev aldım ama mağaza hep iyi bildiğim ve uzmanlaşmak istediğim bir alandı. Geçen yıllar ve süreç içerisinde hâlâ kalfaların ve ustaların gecekondu mantığı ile mağaza yapmaya çalışmaları bana HCA’yı kurmam gerektiği konusunda doğru zamanın geldiğini söyledi ve artık buradayım.

Tahincioğlu gayrimenkule 860 milyon dolar yatıracak

Ticari projelere odaklanan Tahincioğlu, İstanbul’da A sınıfı üç ofis, Antakya’da ise AVM projesi hayata geçirecek. 2014’te tamamlanacak yatırımların toplam değeri 860 milyon dolar.

Tahincioğlu Holding’in gayrimenkul yatırım ve geliştirme kolu olan Tahincioğlu Gayrimenkul, 2014 yılına kadar 860 milyon dolarlık yatırım planlıyor. İnşaat sektöründe büyümesini sürdürecek olan ve ticari gayrimenkule odaklanan Tahincioğlu Gayrimenkul’ün, İstanbul’da hayata geçireceği projeler arasında Ataşehir Finans Merkezin’de 40 katlı A sınıfı ofis projesi, yine Ataşehir’de Palladium Tower ofis projesi, Göztepe’de E- 5 kavşağında 35 katlı Nida Kule Göztepe ofis projesi ve Antakya merkezde bir alışveriş merkezi projesi bulunuyor. Tahincioğlu Gayrimenkul ayrıca, Çengelköy ve Seyrantepe’de 80’er milyon dolarlık iki konut projesini de hayata geçirmeyi planlıyor.

İngiliz perakendeciler kan ağlıyor

İngiltere’de hükümetin uyguladığı tasarruf tedbirleri, ülkedeki halkın da "kemer sıkmasına" sebep oluyor. Bunun sonucunda daha az harcayan tüketicilerin, perakende sektörüne ağır darbe vurduğu ve bu sektörde çalışan 10 binden fazla kişinin işinden olabileceği belirtiliyor

Guardian gazetesinin manşetten verdiği "Tasarruf, alışveriş caddelerini yutuyor" başlıklı haberinde bu duruma dikkat çekilerek, sektörde birçok şirketin iflas edebileceği uyarsında bulunuyor. Uzmanlar, hükümetin kesinti paketleri etkisini göstermeye başladıkça yılsonuna doğru daha fazla mağazanın iflas bayrağını çekebileceği yorumunu yapıyor.

İngiltere’nin önde gelen tekstil firmalarından Thorntons’un satışlardaki azalma sebebiyle 180 mağazasını kapatacağı ve yaklaşık bin çalışanın işine son vereceği kaydediliyor. TJ Hughes mağazalar zinciri ise kötü giden işler dolayısıyla 4 bin civarında çalışanını işten çıkarabileceğini belirtiyor.

Kaynak: Timetürk

Eti, çölyak hastaları için ürün gamını genişletti

Eti, çölyak hastalığı konusunda toplumu bilgilendirmek, farkındalığı artırmak ve çölyak hastalarının yaşam kalitesini artırmaya destek olmak amacıyla, sosyal sorumluluk bilinciyle geliştirdiği Pronot ürün gamını genişletti
 
Çölyak, bağışıklık sisteminin “gluten” adı verilen proteine anormal bir reaksiyon göstererek ince bağırsağın iç yüzeyinde hasar yapması sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Gluten ise; buğday, arpa, çavdar ve hazır gıdalarda bulunuyor. Eti’nin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ile birlikte 2003 yılında geliştirdiği Türkiye’nin ilk ve tek glutensiz bisküvisi Pronot, gluten’e karşı aşırı duyarlı olan çölyak hastalarının beslenmelerinde önemli bir ihtiyacı karşılıyor.

Çölyaklıların oldukça sınırlı olan menülerini çeşitlendirmeyi, birbirinden farklı lezzetlerle bisküvi ve kek yeme özgürlüğü sunmayı amaçlayan Eti, hastaların talep ve beklentileri doğrultusunda Pronot’a yeni ürünler ekledi. Pronot ürün gamını oluşturma sürecinde yoğun araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan Eti, çölyak hastalarıyla yapılan görüşmeler ve uzmanlardan alınan yönlendirmeler sonucunda hastaların en çok kek, tuzlu bisküvi ve bebek ürünlerine ihtiyaç duyduğunu tespit etti.

29 Haziran 2011 Çarşamba

Discount Marketlere Örnek:Lidl

Alman discount market zinciri Lidl’ın dünya çapında 8 bin şubesi bulunuyor. Firmanın tam ismi Lidl Stiftung & Co. KG. Lidl aslında Schwarz holding yapısındaki şirkete ait. Bu şirket aynı zamanda Handelshof ve Kaufland zincir marketlerinin de sahibi.

Lidl, en büyük rakibi Aldi ile benzer konseptte kurulmuş bir market zinciri. 1930’larda Schwarz ailesi tarafından kurulmuş olsa da bugünkü haline benzeyen ilk dükkânın kurulduğu yıl 1973’tü. 1930’da meyve toptancısı Josef Schwarz’ın Südfrüchte Großhandel Lidl & Co. firmasına ortak olmasıyla başlayan süreç firmanın giderek büyümesi ve güçlenmesiyle devam etti. 1977 yılına gelindiğinde şirketin yönetimi Josef Schwarz’un oğlu Dieter Schwarz’da iken, Schwarz-Gruppe, discount marketler, daha büyük supermarketler ve cash and carry marketler üzerine odaklanmaya başladı. İlk Lidl discount market 1973 senesinde, aynı ülkede faaliyet gösterdiği Aldi discount marketinin konseptini kopyalayarak kuruldu. 1977 yılına gelindiğinde Lidl zincir marketleri 33 discount marketle hizmet veriyordu. Şu anda ise 20’yi aşkın ülkede faaliyet gösteren bir zincir...

Discount Marketlere Örnek:Aldi

Aldi’nin hikâyesi, 1913 yılında Karl Albretch ve Theo Albrecht kardeşlerin annesi tarafından Almanya’nın Essen şehrinin varoşlarında küçük bir dükkân açılmasıyla başladı. Karl Albretch 1920 yılında, kardeşi Theo Albretch ise 1922’de dünyaya geldi. 1946 yılında annelerinin dükkânlarını devralan ve “en ucuz yiyecek” felsefesiyle ilerleyen iki kardeş kısa sürede annelerinin dükkânının çok yakınında bir başka perakendeci dükkânı açtı. 1950’de Albretch kardeşler Ruth Valley’de 13 dükkân sahibiydi. İki kardeş, satıştan önce yüzde 3 oranında indirim yapmak gibi o zamanlar için oldukça yeni olan bir fikre sahiptiler. Oysa o yıllarda geçerli olan yöntem, marketlerin müşterilerin topladıkları indirim kuponlarını düzenli olarak getirmeleri karşılığında paralarının bir kısmını geri vermeleriydi.

Albretch kardeşler, satmayan ürünü hemen kaldırarak, reklam yapmayıp böylece masrafları kısarak, taze ürün satmayarak ve perakende dükkânlarının boyutlarını mümkün olduğunca küçük tutarak kendi tarzlarını yarattılar. 1960 yılına gelindiğinde yaklaşık 300 dükkâna sahipken, sigaraların yerleriyle ilgili yaşadıkları bir tartışma neticesinde iki kardeş yollarını ayırdı. 1962 yılında markalarının adı “Aldi idi. 1966 yılında iki grup, finansal ve hukuksal olarak tam anlamıyla ayrıldılar. Buna karşın bazı ev markalarında veya bazı görüşmelerde tek bir girişim gibi görüldükleri durumlar da mevcut.

Soft discount nedir?

Hard discount’lar PL üzerine iki sebepten yoğunlaşır. Bunlardan ilki düşük maliyet, dolayısıyla düşük fiyata kaliteli ürün satabilmelerine olanak tanımasıdır. İkinci neden ise; PL’in hard discount marketlere tedarikçiler konusunda sağladığı esnekliktir. Bu sayede marketler tedarikçileri kolaylıkla değiştirme imkânı bulurlar zira discount marketler PL’lerin sadece sahibidir, üreticisi değil. 
 
Soft discount’lar, hard discount’lar kadar çok bilinmiyor çünkü birbirlerinden ayrıldıkları sadece birkaç nokta var. Temel prensipler ikisi için de aynı. Bu yüzden ikisi de discount kategorisinde değerlendirilir. Buna karşın soft discount’larda PL’lerin payının bir nebze daha az olduğu söylenebilir. Bunun sebebi PL’lerin avantaj ve dezavantajlarından ziyade diğer markalara da yer verme isteğidir. Soft discount’lar, hard versiyonlarına nazaran daha geniş bir ürün yelpazesi sunmayı amaçlarlar. Bu yüzden de Lidl marketi Aldi’ye göre bir parça daha “soft” sayılabilir ama temel noktalar benzer olduğundan bu marketler arasında çok keskin bir ayrıma gitmek çok da doğru olmayabilir. 
 
Soft discount’lar raf ve ürün düzenlemelerine, ürün çeşitliliğine hard versiyonlarına nazaran biraz daha önem verseler de örneğin bir Tesco gibi olmaları beklenemez. Soft veya hard hiçbir discount market, Tesco gibi içerisinde cafe gibi yerler barındırmaz. Amaç, müşterinin mümkün olduğunca çabuk alışverişini yapması ve gitmesidir.

Hard discount nedir?

“Yüksek indirim" olarak açıklanabilecek bu felsefeyle, 1929 buhranından sonra ABD merkezli olarak doğan süpermarketçilik anlayışının günümüze uyarlanmış halidir. Daha çok 90’lı yıllar itibarıyla başlayan bu akım, günümüzde ivme kazanmaya devam ediyor. Bu sistemle süpermarket kavramı daha yerel birimlere (mahalleler, sokak araları) bayi mantığı ile taşındı.

Alman kökenli olanlara örnek olarak Aldi, Lidl ve Plus verilebilir. Ucuz olmanın yanında kâr da elde edebilmelerini sağlayan felsefeleri, "Tüketiciye yakın yerlerde kurulan, reklam, ambalaj, enerji, istihdam, lüks gibi kavramlardan mümkün olabildiğince uzak, masrafları minimumda tutarak yerel marketler kurmak, ucuz ürünlerle pazar yaratmak" şeklinde ifade edilebilir.

Müşterilerin iki temel unsur olan fiyat ve kaliteyi göz önüne aldığından yola çıkan hard discount marketler, dört ana düşünceyi baz alır: Sınırlı sayıda ürün, düşük fiyattan satılan private label’ların yüzde olarak oranını artırmak, yüksek kalite ve fiyat arasında ideal bir oran yakalayarak en düşük fiyata en yüksek kalite vaadini tutabilmek ve etkili olacak operasyonel planlama.

Az çeşit ürün satmalarını “Less is more” (Az daha fazladır) felsefesiyle açıklayan bu marketlerin en bilinenlerinden olan Aldi, müşterilerine PL dışında sadece birkaç marka sunuyor. Aldi ürünlerinin yüzde 10’undan daha azı markalara ait. Operasyonlarına ayrı bir önem vermek durumunda olan bu marketler için planlama, strateji ve etkin yönetim önem taşır.

Aldi başta olmak üzere tüm hard discount marketlerin temel felsefesi her bir kuruşu harcanmadan geri döndürebilmek, yani harcanmayabilecek hiçbir kuruşu harcamamak, bunun için de önlem almaktır. Türkiye’de hard discount konseptine en sadık perakende markası BİM denebilir.

Üreticinin "bedel" isyanı

Raf bedelleri, marketlerle üreticileri zaman zaman karşı karşıya getiriyor. Geçtiğimiz günlerde Rekabet Kurumu’nun hazırladığı rapor ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün ‘Marketler tarafından alınan bu ücretler yüzde 2 ile sınırlandırılacak’ açıklaması ise gözlerin tekrar bu soruna çevrilmesine ve tartışmanın büyümesine yol açtı.

Uzun yıllardır beklenen perakende yasasının bir türlü çıkmaması, sektörün birçok sıkıntıyla karşı karşıya kalmasına yol açıyor. Bu sorunların en başında belki de market ve tedarikçileri sık sık karşı karşıya getiren raf bedelleri ilk sırayı alıyor. Raf bedelleri nedeniyle geçtiğimiz aylarda bazı tedarikçilerin market raflarından çıkması, Rekabet Kurumu’nun bu konu ile ilgili hazırladığı rapor ve son olarak Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün raf bedelleri adı altında istenen bu ücretlerin yüzde 2 ile sınırlandırılacağını açıklaması gözleri tekrar bu konuya çevirdi. Geçmiş dönemlerde tedarikçilerden alınan bu bedeller nedeniyle birçok üreticinin iflasın eşiğine geldiği biliniyor. Tedarikçi ve market kanadı bu konuda çıkacak bir yasa ile birlikte mutabakat sağlanması ve kimsenin mağdur olmaması konusunda hemfikir.

AVM'ler tüketicinin alışverişini değiştirdi

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ekonomiyi soğutmak için alınan önlemler olduğunu belirterek, "Merkez Bankası'nın (MB) kredi kartı taksit sayısını 9 aya kadar düşürmeye çalışması çok sert bir karar olur" dedi.

Ekonomideki açıklıklarını kapatılması için bir takım önlemler alındığını ifade eden Palandöken, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Palandöken, krizler sonrasında üretimin artması için tüketim merkezli büyüme stratejisi ve düşük kur politikası uygulamasıyla ithalatın artması sonucunda ülkedeki cari açığın arttığını savunarak, 4 aylık cari açığın 29.6 milyar dolar olduğunu kaydetti.

TÜRKİYE'DE İLK KEZ 6 ALIŞVERİŞ MERKEZİ TEK YÜREK OLDU

Metro Group Asset Management, dünyanın önde gelen alışveriş merkezi yönetim şirketlerinden biri olarak Türkiye'de bir ilke imza attı. 26 Haziran'da düzenlenen Açık Hava Festivali'nde Meydan Ümraniye, Meydan Merter, M1 Merkez Kartal, M1 Merkez Adana, M1 Merkez Konya ve Real İzmit Alışveriş Merkezleri, Türkiye'de ilk defa aynı anda canlı yayınla birbirine bağlanarak benzersiz bir müzik ziyafetine ev sahipliği yaptı.

26 Haziran Pazar günü Açık Hava Festivali kapsamında tüm gün süren aktiviteler, saat 21.00'de başlayan özel konserle devam etti. Konserlerin en büyük sürprizi ise, aynı anda diğer beş alışveriş merkezine de bağlanılarak her sanatçının hit parçalarının dinleyicilere dev ekranlardan canlı olarak yansıtılması oldu. AVM ziyaretçileri, canlı olarak izledikleri muhteşem konsere ek olarak birbirinden değerli beş sanatçının konserlerini de yine canlı olarak izleme şansına sahip oldular. Konserler halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirildi.


Kore - Tesco Sanal Market

Perakendecilikte devrim; Kore - Tesco’dan. Virtual Store – Sanal Market. Fiziksel dünya ile sanal, on-line dünyanın en iyi entegrasyon örneklerinden bir.
Kore’de daha doğrusu Asya kıtasında kullanılan metro ağları devasa olması ve halkın büyük kısmının metro kullanması iştahlarını kabartmış olacak ki Homeplus sanal mağazalarını metro istasyonlarına taşımış. Görünüm olarak normal mağazaları ile birebir aynı ancak alışveriş mobil cihazlar üzerinden işliyor. Her ürüne bağlı olan QR code’lar ile istediğiniz ürünü sepete atıp anında checkout yapılabiliyor. Kullanıcı eve gittiğinde şansı yaver giderse paketi gelmiş oluyor.
Sonuçlar:
  • Homeplus online üyelik sayısı %76 artmış
  • Online satış rakamı %130 artış göstermiş
  • Homeplus Kore’de bir numaralı online satış marketi oldu.
  • Perakende mağazaları da neredeyse ikinci duruma geldi

Ülker’den bir haftada iki ortaklık

Ülker Grubu'ndan bir hafta içinde iki ayrı satış haberi geldi. Geçtiğimiz günlerde Cafe Crown'ın yüzde 50'sinin Kuveytli Al Sayer Grubu’na satışının açıklanmasının ardından şimdi de temizlik ve kişisel bakım markası Komili'nin yüzde 50'si 77 milyon lira karşılığında İsveçli SCA'ya satıldı.

Satış ile ilgili ilk haber İsveçli kimya ve ilaç şirketi SCA tarafından geldi. Arkasından Yıldız holding'den yapılan açıklamada da yeni ortaklık doğrulandı ve "SCA'nın katkılarıyla  birlikte Komili'nin Türkiye pazarındaki potansiyelini en iyi şekilde  değerlendireceğimize inanıyoruz" değerlendirmesi yapıldı.

Satışın gerçekleşmesinin ardında Komili, SCA ve Yıldız Holding’in ortak girişim şirketi olarak faaliyet gösterecek. 

El emeği göz nuru market rafına giriyor

Kim Marketleri'nin girişimci ev kadınlarını desteklemek üzere başlattığı Değer Reyonu'na yüzlerce ev kadını başvuru yaptı.
Birçok üretici firmanın girmekte zorlandığı market rafları şimdi ev kadınlarına ve kadın girişimcilere ücretsiz açılmaya başladı. Bunun öncülerinden olan Kim Marketleri, kadın ve genç girişimcileri desteklemek için Anadolu’nun değişik yerlerinden ev kadınlarının gönderdiği ürünler için 10 mağazasında ‘Değer Reyonu’ açtı.

Projenin duyulmasıyla birlikte değişik şehirlerden yüzlerce ev kadını kendi ürettiği biber reçelinden keçiboynuzu kahvesine ve isot kremasına kadar birçok ürünü mağazalara gönderdi. Proje kapsamında genç girişimci ve kadınlardan raf bedeli alınmayacağını belirten Kim Marketleri Genel Müdürü Hamit Akçay, “Bunun için ‘Değer Köşesi’ adıyla reyonlar oluşturduk. Şimdiden yüzlerce kadın ürünlerini satmak için bize başvurdu. Şu anda 200’ün üzerinde ürün çeşidi bu değer köşelerinde satılacak. Diğer mağazalarda da kurmak için ön talepleri topluyoruz. Ürünler satıldıkça paraları girişimcilere teslim ediliyor” dedi.

Çalışan kadın hızlı tüketti

Çalışan kadının yemek yapmaya fırsatı yok. Çalışmayana göre çalışan kadın hızlı tüketime yüzde 20 daha fazla harcıyor.
Gündüzleri toplantıdan toplantıya koşan, akşam ise evde çocuklarıyla ilgilenen çalışan kadının alışveriş tercihleri de farklı. Ipsos KMG’nin araştırmasına göre kadın çalışsa da çalışmasa da ev alışverişinden sorumlu. Ancak çalışan kadın çalışmayana göre hızlı tüketime yüzde 20 daha fazla harcıyor. Evde yemek yapmaya vakit bulamayan çalışan kadının attığı bu fark son dört yılın en yüksek oranı. En önemli neden ise alışveriş sıklığının artması. Çalışan kadının tercihi markalı ürünler. Çalışanın ev tüketimi harcamalarının yüzde 67’sini markalı ürünler, yüzde 6’sını ise market markalılar oluşturuyor. Çalışan kadınların neredeyse yarısı Marmara Bölgesi’nde yaşıyor.
Market tercihini Migros’tan yana kullanarak BİM’i seçen çalışmayan kadından ayrışan çalışan kadının kişisel bakım kategorisinde yaptığı harcamalar da daha fazla. Çalışmayana kıyasla tuvalet kâğıdı, mendil gibi kâğıt ürünlerine ayırdığı harcama payı yüzde 10, saç ürünlerine yüzde 13 daha fazla iken, vücut bakımına harcanan para yüzde 38’e çıkarak daha da belirginleşiyor.

Çalışan kadının harcamalarının %67’si markalı ürünlerden. Kâğıt ürünlerine %10, Saç bakımına %13, Vücut bakımına %38 çalışmayandan daha fazla harcıyor.

IKEA cam demliğini geri çağırıyor

IKEA müşterilerinden Första cam demlik ürününü kullanmayı bırakmasını istedi. Cam demlik, üzerinde bulunan metal sap baskı oluşturduğu için kırılmaya yol açabiliyor. Ürünü iade eden parasını alabilecek.

IKEA, Första kahve, çay demliğini geri çağırdı.

IKEA Türkiye'nin internet sitesinde yer alan duyuruda IKEA, Första kahve, çay demliğini satın alanların ürünü iade edip, paralarını geri alabilecekleri belirtildi.

Ülker'in Komili'sine İsveçli ortak

İsveçli SCA, Komili'nin yüzde 50'sini Yıldız Holding'den 77 milyon TL'ye almak için anlaştı.
İsveçli kağıt ve tüketim ürünleri üreticisi SCA (Svenska Cellulosa Aktiebolaget) , kişisel bakım ürünleri alanında faaliyet gösteren Komili'nin yüzde 50 hissesini Ülker'in çatı kuruluşu Yıldız Holding'den borçlardan arınmış olarak 77 milyon lira (yaklaşık 47.9 milyon dolar) bedelle almak için anlaşma sağladı.

SCA tarafından yapılan açıklamada, satışın üçüncü çeyrekte tamamlanmasının beklendiği belirtildi.

Perakende de sık kullanılan kelimeler

Perakende de sık kullanılan kelimeler
1+1 BEDELSİZ : Bir ürün alana aynı ürünün diğeri bedelsiz ( ücretsiz )3P: Price ( Fiyat), Product ( Ürün ), Profit ( Kar )

AKSİYON : Fiyat indirimi

ALAN KULLANIM BEDELİ : Süpermarketlerin ürünleri özel yerlerde teşhir etmeleri karsılığında firmalardan aldıkları bedel

ASSORTMENT : (Asorti ) Ürün ve mal çeşidi. Belirli bir firmaya ait satışa sunulan ürün grubu. Tekstilde aynı ürünün tüm bedenleri, numarlarına verilen ad.

AVM : Alışveriş Merkezinin kısaltılmışı.

B2B : Internet uzerinden kullanılan elektronik sipariş yöntemi.

Perakende Zincirinin Halkası Olmak İçin Dikkat Etmeniz Gerekenler

Perakende Zincirinin Halkası Olmak İçin Dikkat Etmeniz Gerekenler;
* Bu şirketler adet bakımından yüklü alım yaptıkları için öncelikle üretim alp yapınızın güçlü olması gerekiyor.

* Şeffaf ve açık bir şirket olmalısınız. Çünkü başlangıçta, istenen koşulları yerine getirip getiremeyeceğiniz ciddi bir şekilde denetleniyor.

* Kurumsallaşmaya önem vermeniz, kalite yönetim sistemleri ve gıda güvenliğine ilişkin yatırımları yapmanız gerekiyor. Özellikle gıda tedarikçilerinin bunlara uygun olmaları şart.

* Çalışanlarınıza karşı sorumluluklarınız bu şirketler tarafından öncelikle göz önünde bulundurulan faktör. Çocuk ve sigortasız işçi çalıştıran şirketlerle kesinlikle çalışılmıyor.

Perakende Gruplarına Üretim Yapabilmek İçin Ne Yapılmalı?

Bu devlerle çalışabilmek için öncelikli adımı genellikle tedarikçilerin atmaları gerekiyor. Yani tedarikçilerin proaktif olanları tercih ediliyor. Sezona ve talebe göre tedarikçi sayılarının değişiklik gösterebiliyor.

Öte yandan Türkiye’de son yıllarda mal alımında değişen bir trend gözleniyor. Tedarikçilere göre dev zincirlerin Türkiye’den mal alımlarında düşük adetler ve çoğalan modeller dönemi başladı. Çünkü pazarlama açısından daha fazla çeşit ürün ve daha az mal, esnek bir çalışma ortamı yaratıyor. Türkiye’nin Avrupa’ya olan yakınlığı ve Türk tedarikçilerin hızlı üretimleriyle çeşit sunabilme özellikleri sayesinde zincir marketlere kolaylıkla mal satabildikleri söyleniyor.

Perakendeciler Tedarikçileri Nasıl Seçiyor?

Tedarikçi şirketler, ya kendileri direkt olarak bu dev zincirlerle iletişime geçiyor ya da devler onları keşfediyor. Hazırlanan ürün kataloguyla alım ofislerine başvuran tedarikçilerin, şirket bilgileri ve ürün grupları incelendikten sonra, 3 kademeli bir prosedür uygulanıyor.

İlk kademede, tespit edilen şirketler ziyaret ediliyor, daha sonra ön teknik denetim ve uygunluk değerlendirmeleri yapılıyor. Son olarak da konularında uzman denetim şirketleri tarafından tanımlanan etik ve teknik denetimler gerçekleştiriliyor. Tüm bu kademelerde olumlu sonuçlar elde edilmesi durumunda tedarikçilerle çalışılmaya başlanıyor.

Organize ve Geleneksel Perakendenin Farklılıkları

Geleneksel perakendecilerin uzmanlaşmadan faaliyetini sürdürdüğü bir satış noktası ile organize perakende sektörüne ait bir satış noktasının müşterilerine sunduğu aynı üründeki fiyat farkı yüzde 20–30 oranında geleneksel perakendeci aleyhine. Bunun nedeni ise verimlilik ve ölçek ekonomisi.

Söz konusu geleneksel satış noktasının bu verimsizliğe rağmen ticari faaliyetlerini ikame ettirmesi ancak kayıt dışı enstrümanları kullanarak mümkün olabiliyor. Örneğin; KDV, ÖTV, SSK primleri, Gelir Vergileri, aile fertlerinin işyerinde çalışması vb. Tüketiciler alınan hizmet ve ödenen bedel konusunda tamamen akılcı davrandığından en azından alımlarının büyük bölümü için, alışveriş ettikleri geleneksel satış noktalarını bırakıyor.

Perakende Sektöründe Stok ve Satış Yönetimi

Rekabetin yoğun baskısı, sürekli değişen ürün portföyleri, yüzlerce farklı ürün, sürekli değişen müşteri tercihleri ve kitlesel bir pazarda ayakta durabilmek… Bu ve daha birçok özellik perakende sektörünü zorlu bir savaş alanı haline getiriyor. Bu dev sektör yalnızca ABD’de yılda 3,8 trilyon dolarlık bir hacim yaratıyor. Dünyanın en dinamik sektörlerinden biri olan perakende son yıllarda Türkiye’de de oldukça hızlı bir ivme kazandı. Dünyanın dev perakende şirketleri birbiri ardına Türkiye’ye yatırım yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Perakendenin bir diğer önemli özelliği binlerce farklı şirkete iş imkanı yaratması. Dev perakendecilerin birlikte çalıştığı tedarikçiler düşünüldüğünde her bir bağımsız operasyon, binlerce alt süreçten oluşan kapsamlı bir yapı olarak görülüyor. Kısacası perakende sektörü dinamizmin ve işbirliği içerisinde çalışmanın rekabetle birleştiği nadir sektörlerden bir tanesi. Elbette böylesine bir sektörde her ölçekten işletme birçok konuda verimli ve düşük maliyetli bir yapı oluşturmanın çabası içerisinde.

Türkiye’de Perakende Sektörünün Tarihi

Osmanlı modernleşmeye başladığı andan itibaren Anadolu insanının yabancı ürünlere olan talebi de ortaya çıktı. Bon Marche, ilk büyük mağazaydı. G. And A. Baker ise uzun yıllar en beğenilen ithal ürün mağazası oldu.

Osmanlı’nın büyük perakendecilerle tanışması için 19’uncu yüzyılın başına kadar beklemesi gerekti. Osmanlı geleneğinde çarşılar, ­şehir hayatının vazgeçilmez bir parçasıydı. Ticaretin kurumsal yapısı olan "çarşılar", pe­rakende alım satım ilişkisinin en yoğun olarak yaşandığı yerlerdi. Her esnafın sattığı ürünler belliydi ve başka bir esnaf grubunun satma hakkına sahip olduğu bir ürünü satamazlardı. Fakat, modernleşme olgusu ve şehir hayatındaki dönüşümler ekonomide ve teknolojideki gelişmeler, kaçınılmaz olarak Osmanlının çarşı ve ticaret hayatındaki ilişkileri değiştirecekti. Osmanlı gibi toplumlarda üretim esas olarak toplumun temel biyolojik ihtiyaçlarını gidermek üzere yapılıyordu. Fakat modern hayatla birlikte eski denge ve anlayışlar alt üst edilince, çok geçmeden “ihtiyaç ekonomisi”nden kar ekonomisine geçildi.

Küresel Perakendeciliği Zorlayan Dezavantajlar Neler?

Mali danışmanlık ve denetim şirketi Deloitte “Perakendenin Küresel Güçleri 2007” başlıklı raporunda perakende sektördeki güçlü büyümeye karşın, küresel perakendeciliğin karşı karşıya olduğu zorluklar şöyle sıralanıyor:

Değer yaratma: Son yıllarda hisse değerlerinde önemli bir artış yaşayan perakendecilik sektörünün bu yükselişi sürdürmesi giderek zorlaşıyor. Rapora göre, önümüzdeki 5 yıl içinde, tüketici harcamalarının azalmasıyla perakende şirketlerinin hisse değerlerinde de düşüş yaşanacak.

Nakit zengini ama yatırım özürlü:
Perakendeciler önemli miktarda nakit biriktirmiş durumda. Ancak yalnızca en büyük perakendeciler bu parayı nasıl değerlendireceğini biliyor ve buna rağmen onlar da yatırımlarından yeterli getiriyi almakta zorlanıyor. Deloitte’a göre, yatırımcıların artan baskısı perakendecileri birleşme ve satın alma faaliyetlerini, kar paylarını, borçların azaltılması yönündeki çabaları ve mağaza açılışlarını artırmaya itecek.

YKM: Talibimiz çok ama biz seçilmeyiz seçeriz

Ortaklık arayışında olan ve adı bir süredir Boyner’le anılan YKM’nin Genel Müdürü Güner, potansiyel adaylara ’Kızımız çok güzel, talibimiz çok ama biz seçilmeyiz seçeriz’ mesajı yolladı.

Son 1 yıldır dünyaya açılma vizyonu doğrultusunda, ortaklık arayışlarını hızlandıran Yeni Karamürsel Mağazaları’nın adı bir süredir, kendisiyle aynı kulvardaki çok katlı mağaza zinciri Boyner Büyük Mağazacılık’ı bünyesinde barındıran Boyner Holding ile birlikte anılılıyor. 6 yıl aradan sonra, Çarşı Mağazalarını tekrar diriltmeye karar veren ve orta gelir grubuna daha fazla yönelme kararı aldığını açıklayan Boyner’in zaten ortaklık arayışı içinde olan YKM ile görüştüğü konuşuluyor.

Hazır giyimin devleri fonların yakın takibinde

Türk ekonomisinin son yıllarda gösterdiği yüksek büyüme performansıyla birlikte kişi başına düşen gelirdeki artış, özel sermaye fonlarının radarını Türkiye’ye çevirdi.

Son dönemde yurt içi ve yurt dışı pazarlarda büyüme potansiyeli yüksek ve kaliteli üretim yapan Türk hazır giyim firmalarını yakın takibe alan fonlar aynı zamanda yaygın mağaza ağına sahip giyim perakendecilerini de izliyor. Edinilen bilgiye göre çeşitli özel sermaye fonları ile görüşen hazır giyim firmaları arasında Kiğılı Giyim, Koton, Collezione, Roman, Herry Hazır Giyim ve Silk&Cashmere yer alıyor.

Sincap Yeni Şubelerle Büyüyecek

Sincap Marketler Zinciri, 2011'de en az üç şube daha açarak büyümesini sürdürmeyi hedefliyor.

Konya'nın üç merkez ilçesi Karatay, Selçuklu ve Meram'da toplam 23 şube ile hizmet veren Sincap Marketler Zinciri, 2011'de en az üç şube daha açarak büyümesini sürdürmeyi hedefliyor. 2012'de Konya merkezde bir hipermarket açmayı hedefleyen firma, yeni mağazalarla tüm Konya'ya hizmet vermeyi hedefliyor.

Türkiye giyim ve ayakkabıda Avrupa’nın ‘en ucuz’u

Avrupa’da 37 ülkenin karşılaştırıldığı Satınalma Gücü Paritesi çalışmaları, İsviçre’nin ‘en pahalı’, Makedonya’nın da ‘en ucuz’ ülke olduğunu gösterdi. Türkiye ise 73 olan tüketim mal ve hizmet değeri ile pahalılıkta 24, ucuzluk sıralamasında 13’üncü oldu. Türkiye giyim ve ayakkabı da ise Avrupa’nın en ucuz ülkesi çıktı.

Satınalma Gücü Paritesi’ne (SGP) göre “Tüketim Mal ve Hizmetleri” grubunda geçen yıl Avrupa’nın en pahalı ülkesi İsviçre, en ucuz ülkesi de Makedonya oldu. AB ortalama fiyat düzeyinin 100 olarak kabul edildiği listede Türkiye’nin fiyat düzeyi endeks değeri 73 olarak hesaplandı. Bu durumda Türkiye 37 ülke arasında pahalılıkta 24’üncü sırada yer alırken, ucuzluk olarak bakıldığında 13’üncü ülke oldu. Alt gruplara bakıldığında Türkiye’nin, bu konumunu nasıl elde ettiğine bakılınca da giyim ve ayakkabıdaki ucuzluğu ön plana çıktı.

Alışverişte çığır açan sistem

Güney Kore’de hayata geçirilen yeni bir alışveriş sistemi görenleri şaşkına çevirdi. Süpermarket zinciri HomePlus’a Cannes Lion 2011’de Medya Grand Prix’i kazandıran sistem ilk olarak Güney Kore’de denendi ve oldukça başarılı bulundu.

Sanal mağazacılıkta yeni bir çığır açan sistem şöyle çalışıyor. Başta metro istasyonları olmak üzere insanların kalabalık olduğu yerlere, metronun raflarının fotoğrafları yerleştiriliyor. Gerçeğinin aynısı olan bu rağlarda ürünlerin bir kodu ve fiyatı bulunuyor. Satın almak istediğiniz ürünün cep telefonu ile resmini çekip kodunu yazarak firmaya yolluyorsunuz. Firma kendinde kaydı bulunan cep telefonunuzdaki adresi hemen ürünleri teslim ediyor. Siz metrodan eve doğru giderken siparişleriniz evinize gelmiş oluyor.

Kaynak: Habervitrini
   

28 Haziran 2011 Salı

Pareto Analizi

Pareto analizi adını 1848-1923 yılları arasında yaşamış ünlü bir İtalyan ekonomistten almıştır. Vilfredo Pareto 1906 yılında yayınladığı çalışmasında İtalyan halkının %20’sinin ülkenin toplam gelirinin %80’ini aldığını gözlemlediğini kaydetmişti.

Bu analizin işletme yönetimiyle ilgili kararların alımında kullanımı ise kalite kontrolün öncüsü Joseph Juran ve daha sonra Edward Deming tarafından gerçekleşmiştir. İşletmecilikte ilk kullanım alanları daha ziyade stok kontrol ve kalite kontrol konularında olmuştur. İlk uygulama örneklerinde bir firmanın kullandığı malzemeler çeşitlerine göre A, B, C grupları altında toplanıyordu. A grubu malzemeler cins olarak toplam malzemelerin %20’nden, B grubu malzemeler %30’undan, C grubu malzemeler ise %50’sinden oluşuyordu. Analiz sonucuna göre A grubu malzemelerin toplam malzeme harcamalarının %80’ini, B grubu malzemeler %15’ini ve C grubu malzemeler de %5’ini oluşturduğu ortaya çıkıyordu. Bu şekilde firmalar malzeme giderlerinin %80 gibi büyük bir kısmını oluşturan A grubu malzemeleri tespit edip gerek onların girdi maliyetlerini azaltma gerekse kullanımlarını daha verimli hale getirmeye odaklanabiliyorlardı. Bu basit ve oldukça etkin analiz stok kontrolde halâ pek çok işletme tarafından kullanılmaktadır.

Beyin Fırtınası (Brain Storming)

Beyin Fırtınası (Brain Storming) kısa sürede çok sayıda yaratıcı fikir üretmek amacıyla sıkça kullanılan bir tekniktir. Ortalama 7 kişiden oluşan bir grupla uygulanan teknik, takım halinde çalışmayı ve problemlere takım halinde yaratıcı çözümler üretmeyi destekler. Takımın tüm üyelerinin katılımını sağladığından problemlere yaratıcı nitelikte ve takım tarafından sahiplenilecek çözümler ve fikirlerin ortaya çıkarılabilmesini mümkün kılar.

Bir Beyin Fırtınası çalışmasına geçmeden önce katılımcıların gözeteceği kuralların tespit edilmesi ve grup tarafından net bir şekilde anlaşıldığından emin olunması gerekir. Bu konuda temel bazı kurallar olsa da her bir grup Beyin Fırtınası çalışması için kendi kurallarını oluşturabilir. Öncemli olan başta belirlenen bu kurallara Beyin Fırtınası çalışması esnasında herkesin sıkı sıkıya uymasıdır. Grubun kendi kurallarını kendisinin belirlemesi, katılımı ve yapılacak çalışmanın sahiplenilmesini kolaylaştırır.

Makro: 2023'te 1 numaralı perakendeci olacağız

2010’da 790 milyon TL’lik net ciro yapan Makro, 2011’de ciroda 1 milyar TL’nin üzerine çıkmayı hedefliyor. Fortune Türkiye’nin en büyük 500 şirket araştırması 2009 yılı verilerine göre ciro sıralamasında ilk 100 firma arasında yer alan Makro, 2011 sonuna kadar İstanbul’da 15, Türkiye genelinde 170 mağazaya ulaşmayı planlıyor.

2011 yılı için belirledikleri 80 milyon TL’lik yatırım bütçesinin 30 milyon TL’sini İstanbul’a ayırdıklarını belirten Şeref Songör, Türkiye’de perakende ticaretinin üçte birinin gerçekleştiği İstanbul’a gelmenin kendileri için bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.

2023’te Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye’nin 1 numaralı perakendecisi olacaklarını ifade eden Şeref Songör, Makro’nun 5 yıllık büyüme hedeflerini de şu şekilde açıkladı: “Önümüzdeki 5 yılda ciromuzu 4 milyar TL’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. Yatırım bütçemizi 500 milyon TL’ye, 148 olan mağaza sayımızı 450’ye yükseltmek için çalışıyoruz. Bugün yılda 70 milyon müşteriye hizmet veriyoruz, bu sayıyı 5 yılda 250 milyona çıkarma hedefindeyiz. 4 bin 350 çalışan ile Türkiye’de istihdamda 39. sıradayız. 5 yılda istihdamımızı 15 bine çıkarmayı planlıyoruz.”

Farkedilmenin Yolu: İnovasyon

Business Week ve The Boston Consulting Group, 2006 yılı başında 63 ülkede 1070 üst düzey yöneticiyle yaptığı anketle dünyanın en “innovative” 25 şirketini belirledi:
1) Apple: Tabii ki i-pod… Hem tasarım harikası hem fonksiyonel
2) Google: Mühendislerine “istediğinizi deneyin” diyor ve sonuç olarak sürekli yeni icatlarla adını duyuruyor.
3) 3M: Yeni CEO’su ile dümene yeniden bir mühendis geçti ve yine AR-GE odaklı çalışmaya devam ediyor.
4) Toyota: Otomobiller için Hibrid teknolojisini geliştirdi.
5) Microsoft: Windows ve Office’i sürekli yeniliyor. Ayrıca yeni servisi “Live” ile adından yine çok söz ettirecek gibi…

Perakende Trendleri 2015

PricewaterhouseCoopers ve TNS Retail Forward tarafından ortaklaşa hazırlanan 44 sayfalık 2015 yılı perakende trendleri raporunda 15 maddelik gelecek öngörüsü yayınlandı.
Tüketici tarafında değişen demografik yapı, eskiye göre daha fazla değer odaklı yeni müşteri kavramı, perakende outlet, stratejik “outsourcing”, perakendeci ve tedarikçi arasında ortak hedef belirleme ve ortaklaşa çalışma kültürü, teknolojik altyapı ve iyileştirmeler, müşteriler için daha fazla güvenlik ve gizlilik gibi kavramlar etrafında bir 2015 yılı portresi çizilmiş.

A101, 1001. mağazasını Maçka'da açtı

Türkiye'nin en hızlı büyüyen perakende zinciri A101, kendi alanında bir rekoruna imza atarak 3. yılında 1001 mağazaya ulaştı. A101, ülke genelindeki 1001'inci, Karadeniz'deki 61'inci ...

Türkiye'nin en hızlı büyüyen perakende zinciri A101, kendi alanında bir rekoruna imza atarak 3. yılında 1001 mağazaya ulaştı. A101, ülke genelindeki 1001'inci, Karadeniz'deki 61'inci mağazasını şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın'ın memleketi Trabzon'un Maçka ilçesinde hizmete açtı. A101 Maçka'nın açılışına Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak, Maçka Kaymakamı Ümit Cavuldak, Maçka Belediye Başkanı Ertuğrul Genç, A 101 Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın ve A101'in Üst Yöneticisi (CEO) Erhan Bostan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Açılışta konuşan Bakan Özak, Türkiye'nin Avrupa'nın 6'ncı, dünyanın ise 16'ıncı büyük ekonomisi olmasında özel sektörün çok büyük katkısı olduğunu söyledi.
Trabzon'un son yıllarda yapılan yatırımlarla önemli bir ivme kazandığını anlatan Özak, Aydın ailesine de yatırımlar ve sosyal sorumluluk projeleri ile memleketlerine sahip çıktıkları için teşekkür etti.
A101 Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın da Maçka'ya para kazanmak için değil, hemşehrilerine hizmet için mağaza açtıklarını belirtti. Aydın, değişik alanlarda memleketine yatırımlar yapmaya devam edeceğini ifade etti. Okunan duaların ardından kurdele kesilerek mağazanın açılışı yapıldı.

CİROMUZ SENE SONUNDA 1.2 MİLYAR TL'Yİ GEÇECEK

A101 CEO'su Erhan Bostan, açılışın ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, kendi alanında bir dünya rekoruna imza atarak 3. yılında 1001 mağazaya ulaştığını hatırlattı. Bostan, bundan sonraki hedeflerinin ise her yıl 500 yeni mağaza açarak mağaza sayısını hızla arttırmak olduğunu dile getirdi.
1001. mağazanın adresi Maçka'nın kendileri için manevi değerinin önemine değinen Bostan, "Memorial Sağlık Grubu, English Home ve Aydın Örme'nin sahibi olan Aydın Ailesi'nin memleketinin Trabzon, Maçka olması nedeni ile 1001. mağazamızı Trabzon Maçka'da açtık. Bu mağaza manevi olarak bizim için çok önemli. Maçka'da açılan ilk mağazamızın bölge halkı tarafından kısa sürede benimseneceğine inanıyoruz." dedi.
A101'in halk tarafından çok benimsenen bir market olduğunu anlatan Bostan, cirolarının sene sonunda 1.2 milyar TL'yi geçeceğine inandığını söyledi. Türkiye'nin büyümesine paralel organize perakendecilik sektörünün de çok hızlı bir şekilde kabuk değiştirdiğini ifade eden Bostan şöyle devam etti: "Perakende sektörü kabuk değiştiriyor, organize perakende büyüyor. Biz de bu çerçevede yerimizi almak durumundayız. Türkiye'de organize perakende oranı henüz yüzde 45'in altında. Oysa bu gelişmiş bir pazarda yüzde 80 olması gerekiyor. Demek ki bu gördüğümüz perakendenin yaklaşık iki katını beklemek daha gerçekçi."
Bostan, bu tür mağazalar zincirlerinin bakkalları olumsuz etkiliği iddialarına ilişkin bir soruya ise, "Bu bir teknolojik değişim, buna engel olmak mümkün değil. Bugün Türkiye'de 109 bin bakkal var. Bu sayı tabii ki azalacak ama onbinlerce bakkal farklı ürünlerle hayatına devam edecek. Onlara zarar verdiğimizi düşünmüyorum. Bakkallar da yeni düzene ayak uydurarak işlerine devam edecektir." cevabını verdi. CİHAN

DiaSA agresif büyüyor yıl sonu 1.000’ler ligine çıkıyor

970 mağazası bulunan DiaSA, bu yıl ucuz market kategorisinde 1.000’ler listesine adım atmaya hazırlanıyor.
DiaSA Genel Müdürü Fernando Gonzalez Somoza, indirim marketinde (discount) Türkiye’de daha ciddi bir rekabet olacağını, rekabetin sertleşeceğini söyledi.
970 mağazası bulunan zincir, bu yıl açılacak yeni noktalarla ucuz market kategorisinde 1.000’ler listesine adım atmaya hazırlanıyor. BİM, ŞOK ve A101 bu ligde yer alan üç firma olarak sıralanıyor.
Avrupa’dan bakıldığında Türkiye’nin önemli bir potansiyel taşıdığına dikkati çeken Somoza, “Türkiye dinamik bir pazar. Sadece ulusal değil, uluslararası rakipler var. Şu anda herkes sahip olduğu satış metrekaresini artırmak için uğraşıyor” dedi.
Diasa’nın Marmara ve Ege bölgesinde yoğun olduğunu, bu yıl itibariyle tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde genişleyeceğini anlatan Somaza, “Organize perakendenin Türkiye’de önemli bir yeri var.
Ancak geleneksel perakendeciler de var olmaya devam edecek. Discount’ta daha ciddi bir rekabet olacak, rekabet sertleşecek. Bu özellikle tüketici için iyi bir şey. Türkiye, grup için en önemli stratejik bir ülke. Çok agresif bir büyüme planımız var” diye konuştu.
Kartta 1.7 milyonu buldu
970 mağazası olan Disa’nın organik büyümesine devam edeceğini söyleyen Somoza, “Organik büyümesine devam edeceğiz. Geçen yıl 280’nin üzerinde mağaza açtık. Sanmıyorum ki geçen yılın altında bir performans gösterelim” diye konuştu. Ücretsiz verilen sadakat kartı Club DiasA kartın 3 ay içinde 1.7 milyon müşteriye ulaştığını kaydeden Somoza, “ Kart üyelerinin kullanacağı indirim kuponlarını devreye aldık. Kişiye özel geliştirilen kuponlardan ilk ayda 10 bin tane kasalardan basılacak. Kuponlarda 1 alana 1 bedava, 3 al 2 öde gibi fırsatlarla birlikte toplam alışveriş tutarı üzerinden ya da belirli bir üründe indirim imkanı sağlanıyor” dedi.

1001'i buldu, her yıl 500 mağaza daha açacak

En hızlı büyüyen perakende zincirleri arasında devleri geride bırakarak BİM'in ardından ikincilik koltuğuna oturan A101 rotasını belirledi. Üç yıl içinde mağaza sayısını 1001'e yükselten firma bu rakamı yıl sonuna kadar 1200'e çıkarmayı hedefliyor. A101'in Üst Yöneticisi Erhan Bostan, "50 ilde faaliyet gösteriyoruz, 81 ile yayılarak bin kişiye daha iş imkânı sunacağız." dedi.
Ülker Grubu'nun Migros bünyesinde bulunan Şok Marketleri'ni 600 milyon liraya satın almasının ardından perakende sektöründe hareketlilik yeni bir boyut kazandı. Grup içinde bulunan Bizim Toptan ve Gözde Finansal tarafından yapılan işlemin ardından şirket, yeni mağazalarının konseptini belirlemek için çalışmalarına hız verdi. Sektördeki satın alma işlemlerinin ardından piyasada 3 yıldır faaliyet gösteren A101 mağazaları da gelecek planlarını belirlemeye başladı. Kısa süre içinde bin mağaza sayısına ulaşan A101, 2011 sonuna kadar bu sayıyı 1200'e çıkaracak. Şirket ayrıca yıl sonuna kadar da bin kişiyi daha istihdam edecek.
Perakende sektörünün öncü markalarından A101'in Üst Yöneticisi (CEO) Erhan Bostan, şirketin 5 yıl içindeki yatırım ve istihdam planları ile ilgili açıklamalarda bulundu. A101 olarak 2008 yılından bu yana toplam bin mağaza sayısına ulaştıklarını belirten Bostan, 1001'inci mağazalarını ise bugün Trabzon'un Maçka ilçesinde açacaklarını söyledi. Markanın üç yıl önce dünyadaki örnekleri dikkate alınarak "hard discount (yüksek indirim)" formatıyla kurulduğunu belirten CEO, kısa süre içinde ise yüksek bir başarı örneği yakaladıklarını ifade etti. Amaçlarının önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye'nin her noktasına ulaşmak olduğunu aktaran Bostan, "Bizim için en büyük pazar şüphesiz İstanbul. A101, şu an itibarıyla Türkiye'nin toplam 50 iline ulaşmış durumda. Amacımız yıl sonuna kadar bin olan mağaza sayısını bin 200'e çıkarmak. 2012 sonuna kadar ise ülkenin her noktasına ulaşmış olacağız." dedi. Zincir olarak Türkiye'nin her yerinde mağaza açmayı esas aldıklarını belirten Bostan, yıl sonuna kadar ise öncelikli hedeflerinin Karadeniz, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine girmek olduğunu aktardı.
Türkiye'de organize perakendenin çok hızlı ilerlediğini ve sektörün önünde gidilecek daha çok uzun bir yol olduğunun altını çizen A101 CEO'su Bostan, 5 yıl içinde de 3 bin ila 3 bin 500 adet mağaza açma planları olduğunun altını çizdi. Şirket, bu hedefe ulaşmak için de her yıl 500 yeni mağazayı bünyesine katacak. Edinilen bilgiye göre şirketin 2011 sonu ciro hedefi ise 1,2 milyar TL'ye ulaşmak. Ayrıca A101, bir yılda açacağı 500 mağaza için de toplam 50 milyon dolarlık bir yatırım yapacak.
PAZARDA HERKESE EKMEK VAR
Bostan, Ülker'in Şok'u satın almasının ardından piyasada oluşabilecek endişelerle ilgili de Zaman'ın sorularını cevapladı. Ülker'in büyük bir tedarik devi olduğunu ve şirketin sektöre girerken 'discount' mağazaları tercih etmesinin kendilerinin başarısını ortaya koyduğunu kaydeden A101 CEO'su Bostan, sözlerine şöyle devam etti: "Pazarda herkese ekmek var. Siz hiçbir zaman tekel olamazsınız. Biz de rekabeti seviyoruz. Böyle bir satın almanın gerçekleşiyor olması bizim planlarımızı değiştirmez, işimizi yapmaya devam ediyoruz. Zaten o rakip orada vardı. Biz zaten ikinciyiz. Kendilerine 'hoş geldin' diyoruz. Biz seviniyoruz ki discount Türkiye'de daha moda oluyor." Bostan, ayrıca şirket olarak da Ülker ürünleri satmaktan da son derece memnun olduklarını kaydetti. A101'e yönelik bazı fon taleplerinin de olduğu bilgisini veren Bostan, 3 yıl gibi kısa bir sürede bin barajını aştıklarından dolayı yerli ve yabancı bazı taleplerin de geldiği bilgisini verdi. Şirketin, sahiplerinden dolayı güçlü bir sermaye yapısına sahip olduğunu kaydeden Bostan, satın alma işleminin de sermayedarların ticarî kararlarıyla ilgili olduğunu belirtti. Halka açılmanın A101 için çok erken olduğunun altını çizen Erhan Bostan, belli bir noktaya geldiklerinde bunu da gündemlerine alacaklarını açıkladı. Şirket, Türkiye'deki yapılanmalarını tamamladıktan sonra ise bölge ülkelerine açılma planları yapıyor. Bostan, ayrıca Private Label denilen kendi markalı ürünlerinin payının toplam ürünlerin yüzde 30'unu oluşturduğunu aktararak, bunu da yüzde 50'ye yükseltme gayreti içinde olduklarını söyledi. Rekabet Kurumu, 'Türkiye Hızlı Tüketim Ürünleri Perakendeciliği Sektör İncelemesi Ön Raporu'na göre, özel markalı ürünlerin toplam satışlar içindeki oranı İsviçre'de yüzde 54, İngiltere'de yüzde 47, İngiltere'de yüzde 47, İspanya'da yüzde 40, Avusturya'da yüzde 31, İtalya'da yüzde 13 iken Türkiye'de sadece yüzde 8 düzeyinde bulunuyor.
RAKAMLARLA A101
Mağaza sayısı 1001
2011 yıl sonu hedefi 1200
2015 yıl sonu hedefi 3000
Çalışan sayısı 5250
2011 istihdam hedefi 6250
2011 ciro hedefi 1,2 milyar TL
Faaliyet gösterdiği il sayısı 50
Hedef 81 il

Perakendede savaş başlıyor

Ülker perakende sektörünü iki koldan ablukaya aldı. Şok satın alan grup, sahibi olduğu Bizim mağazalarını da büyütmek için düğmeye bastı. 46 ilde 117 yeni Bizim açacak.
Şok’u alarak perakende sektöründe oldukça hızlı ve sürpriz bir çıkış yapan Ülker, hedefini büyük tuttu. Ülker’in atacağı adımlar perakende sektöründe taşları yerinden oynatacak.

2010 yılında ‘sürpriz ve iddalı yatırımlarımız olacak’ diyerek sinyalini verdiği yatırımların fitilini ateşleyen grup, Şok’un ardından toptan perakende markası Bizim’i de atağa geçirdi. Grup, Türkiye’nin dört bir yanını Bizim toptan satış mağazaları ile donatmak için harekete geçti. Balıkesir’den Ağrı’ya 46 ilde 117 noktada yatırım için arsa ve bina arayışına girdi.

Toptanda lider
Peki Ülker’in attığı bu adımlar ne anlama geliyor? Perakende sektöründe nasıl bir rüzgâr yaratacak? Ülker neden bu alanda büyüme hedefi koydu?
Tüm bu soruların cevabı, Ülker’in tüketici gözündeki gücünde saklı. Uzun zamandır gıdadan temizliğe kadar hızlı tüketim ürünleri sektöründe önemli satın almalara imza atan ve birçok markanın da ana dağıtıcısı olan Ülker, sahip olduğu bu gücü perakende sektöründe liderlik için kullanacak.
Ülker’in 80’in üzerinde markası bulunuyor. Markaları alt, orta ve üst gelir grubundan geniş bir kitleye hitap ediyor.
8 yıl önce kurduğu Bizim zinciri ile toptan pekande sektöründe lider. Bizim çatısı altında 54 ilde 111 mağazası bulunuyor. Yeni açmayı planladığı mağazalarla toptan mağazacılıktaki gücünü arttırırken, 70 ilde 1230 mağazası bulunan Şok’u satın alarak da toptandaki gücünü perakende de kullanarak büyüme yoluna gidecek.

Sıralama değişebilir
Şirketin her iki kanattan başlattığı bu büyüme perakende sektöründe değişimin habercisi. Türkiye’de büyüklüğü 187 milyar dolar olan perakende sektörünün içinde gıda perakendesinin büyüklüğü 96 milyar dolara ulaşıyor. Bu satın almanın perakendede sıralamayı da değiştirmesi bekleniyor. Pazarda 2010 yılı rakamlarına göre lider 6.5 milyar liralık cirosu ile BİM. Onu 6 milyar 365 milyon lira ciroyla Migros ve 2 milyar 445 milyonluk cirosu ile CarrefourSa izliyor. Uzmanlar sıralamanın bir iki yıl içinde değişebileceğine dikkat çekiyor. Çünkü cirosu 1.2 milyar lira olan Şok’un Migros içinden ayrılması ile birlikte BİM ile Migros arasındaki denge iyice açılırken, üçüncü sırada yer alan Carrefoursa’nın yeri de tehlikeye giriyor. Çünkü Ülker Grubu’nun perakendedeki cirosu Bizim Toptan ve Şok ile birlikte 2 milyar 650 milyon liraya yaklaşıyor.

Şok’u alan Gözde 10 proje için daha tetikte
Migros’un bünyesindeki Şok Marketleri, Bizim Toptan ile birlikte 600 milyon lira bedelle satın almak için anlaşan Gözde Finansal Hizmetler’in Genel Müdürü Atilla Kurama, satın alma işleminde özkaynak, yabancı ortak ve krediden oluşacak üçlü bir finansman modeli izleyeceklerini söyledi. Kurama, Gözde Finansal’ın bundan sonraki yatırımlarının finansmanında enstrüman çeşitliliğini arttırmak için de sukuk ihracı planladıklarını kaydetti. Yatırım konusunda önceliklerinin perakende, tarım-gıda, yenilenebilir enerji, gayrimenkul ve teknoloji sektörü olduğunu belirten Kurama, bu doğrultuda şu anda 10’a yakın projeyi incelediklerini vurguladı.

Mal alımını azaltacaklar
Perakende cephesi Şok’un satışını şimdilik sessizce izlemeyi tercih ediyor. Üretici bir grubun Şok’u almasından rahatsız olan yerel perakendecilerin toplantılarının ana konusu bu. Öncelikle Şok’un sektördeki büyüme hamlesini izleyecek olan sektör sonrasında Ülker’den yaptığı alımlarda azaltma yoluna gitmeyi bile düşünüyor. “Bu satın almayı çok etik bulmuyoruz” diyen Biçen Marketleri sahibi İhsan Biçen, şunları söyledi: “Ülker’i bu hale getiren biziz. Ama şimdi bizimle rakip oluyor. Yıllık anlaşma zamanında Ülker ürünlerinin payı yüzde 40’sa bunu yüzde 20’lere idirebiliriz” dedi.

Üretiyoruz ama tüketmiyoruz

Türkiye süt üretiminde dünyanın en büyük 15'inci ülkesi olurken, tüketimde arka sıralarda yer alıyor.
Türkiye, dünyanın en büyük 15. süt üreticisi ülke konumunda olmasına rağmen, kişi başı içme sütü tüketiminde arka sıralarda yer alıyor. İçme sütü tüketiminde dünya ortalaması yıllık kişi başı 103 kilogram iken, Türkiye’de yıllık kişi başı 26,2 kilogram içme sütü tüketiliyor.

Bir yaşam mucizesi diye nitelenebilecek kadar büyük besin değerine sahip olan sütün, insan yaşamındaki yeri insanlık tarihi kadar eskidir. Süt binlerce yıldır olduğu gibi insan vücudunun en ihtiyaç duyduğu içecek olmayı sürdürüyor. İnsanoğlu, 5000 yıldan beri süt içiyor.

Yüzyıllardır sağlığa yararlı bir içecek olduğu söylenen sütün yararları uzmanlarca defalarca kanıtlandı. Uzmanlar, sütün içerdiği tüm kalsiyum ve vitaminlerle birçok hastalığı önlediğini, hatta tedavi ettiğini, bu yüzden de sağlık açısından bol miktarda süt tüketilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Mucizevi içecek sütün üretimi konusunda Türkiye, dünyada önde gelen ülkeler arasında yer alıyor.

Ulusal Süt Konseyi’nin 2011 Süt Raporu’na göre, Türkiye dünyanın en büyük 15. süt üreten ülkesi konumunda. Buna karşılık yıllık kişi başı içme sütü tüketiminde arka sıralarda kalıyor.

Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre, içme sütü tüketiminde dünya yıllık kişi başı tüketim ortalaması 103 kilogram, Avustralya’da 107, Kanada’da 92, AB’de 89,3, ABD’de 82,6, İran’da 82,4, Arjantin’de 43,9 kilogram iken, Türkiye’de yıllık kişi başı sadece 26,2 kilogram süt tüketiliyor.

Rapora göre, dünyada yıllık yaklaşık 703 milyon ton süt üretiliyor. toplam süt üretiminin yüzde 84’ünü inek sütü oluşturuyor. Toplam süt üretiminin yüzde 2,2’si keçi sütünden elde edilirken, keçi sütünün yüzde 59’luk kısmı
Asya’da üretiliyor. Koyun sütü ise toplam süt üretiminin yüzde 1,3’ünü oluşturuyor. Koyun sütünün yüzde 46’sı Asya’da, yüzde 34’ü de Avrupa’da üretiliyor.

AB’nin yıllık süt üretimi ise yaklaşık 135 milyon ton. AB’de üretilen sütün yüzde 3,4’ü süt tozu, yüzde 34,8’i peynir, yüzde 12,6’sı içme sütü, yüzde 12,1’i krema, yüzde 23,7’si tereyağı olarak, yüzde 13,5’i de diğer şekillerde tüketiliyor.


5 YILDA İHRACAT YÜZDE 90 ARTTI
Türkiye’nin 2010 yılındaki süt üretimi ise bir önceki yıla oranla yüzde 4 artarak 13 milyon ton oldu. Türkiye’nin süt üretiminin yüzde 92,36’sını inek sütü, yüzde 5,85’ini koyun, yüzde 1,53’ünü keçi, yüzde 0,26’sını da manda sütü oluşturuyor. Türkiye’de 2010 yılında kayıt altına alınan sütün 1,09 milyon tonu içme sütü, 473 bin tonu peynir, 908 bin tonu yoğurt, 397 bin tonu ayran olarak işlendi.

Rapora göre, Türkiye’de süt üretimi son 5 yılda yüzde 8,3 artış gösterirken, aynı dönemde, süt ürünleri ihracatı değer olarak yüzde 89,26 arttı. Türkiye’nin süt ürünleri ihracatı 2010 yılında 168 milyon 868 bin dolara yükseldi. 94 ülkeye doğrudan süt ürünleri ihraç eden Türkiye’nin süt ürünleri ihracatının yüzde 60,41’ini peynir ve lor oluşturdu. (aa)

Tesco Kipa Uluslararası Kurumsal İlişkiler Direktörü Ellen Gladders

Tesco Kipa, 22 ilde 47’si hipermarket, 76’sı ekspres olmak üzere toplam 123 mağazası, 270 bin metrekare net satış alanı ve 8 binden fazla çalışanıyla Türkiye’nin önde gelen perakendeci kuruluşlarından biri. Çevre duyarlılığı bilincinde öncü olan kuruluş, topluma değer katan sosyal sorumluluk projelerinde de liderliğini sürdürüyor. Farklı büyüklüklerdeki mağazalarla, müşterilerine doğru seçenek ve rahatlık karışımını sunabildiklerini söyleyen Tesco Kipa Uluslararası Kurumsal İlişkiler Direktörü Ellen Gladders, Türkiye’de yatırım yapmaya devam edeceklerini belirtti.

Son yıllarda küçük ‘Express’ ve daha fazla ürün çeşidinin bulunabildiği ‘Hipermarket’ formatını geliştirdiniz. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl Balçova mağazasını Türkiye’nin ilk ‘Extra’ formatlı mağazasına dönüştürdünüz, Şubat ayında ise ilk kez İstanbul Beylikdüzü’nde ‘Süpermarket’ formatında bir mağaza açtınız. Dilerseniz öncelikle bu dönüşümden, ‘mağaza içinde mağaza’ formatından bahsedelim? Bu tür dönüşümlere neden ihtiyaç duyuldu ve bugün gelinen noktada sağlanan faydalar neler?
Tesco Kipa olarak müşterilerimize en iyi fiyatı, seçenekleri, rahatlığı ve hizmeti sağlamayı amaç edindik. Bu amaç doğrultusunda, Extra mağazalarımızdan Express mağazalarımıza kadar birçok farklı format geliştirdik. Farklı büyüklüklerdeki bu mağazalarla, müşterilerimize doğru seçenek ve rahatlık karışımını sunabiliyoruz. Kipa olarak Balçova mağazasını yeni ürünler ve departmanlarla tam kapsamlı bir hipermarket olarak hizmete sunduk. Tesco Kipa’nın temel ilkesi “Müşteriler için kimse bizden daha çok çalışamaz” anlayışıdır. Yeni Balçova mağazası genişletilmiş ürün gamı ile alışverişi daha kolay ve eğlenceli kılan bir mağaza ortamı sunuyor. İşte biz de Kipa’dan beklenen bu yüksek hizmet kalitesiyle müşterilerimizin alışveriş deneyimini artırma sözümüzü yerine getirmiş oluyoruz. Gıda ürünlerimizi ve diğer ürünleri dikkate aldığımızda toplam 35 bin ürünü tek çatı altında topladığımızı görüyoruz. Bu bağlamda Kipa telefon dükkanı, fotoğraf dükkanı ve optik reyonu olmak üzere yeni departmanlarla “mağaza içinde mağaza havası” yarattık. Ayrıca müşterilerimiz için harika bir alışveriş deneyimi sağlamak üzere, uzmanlık gerektiren bu reyonlara en güncel teknolojilerde eğitim görmüş olan personelimizi getirdik. Bu reyonlar, işaret levhaları aracılığıyla kolaylıkla bulunuyor. Böylece bebek eşyaları, evcil hayvan bakım ürünleri ve oyuncaklar gibi seçeneklerde Kipa’dan beklediğiniz ürün çeşitliliğini çok uygun fiyatlarla sunuyoruz. Tekstil departmanının büyüklüğünün iki katına çıkarılarak özenle yeniden tasarlanmasıyla, Kipa, müşterilerine markaların kendi mağazalarını aratmayan yepyeni bir alışveriş deneyimi sunuyor. Genişletilen elektronik departmanı, çok çeşitli yeni ürünler sunuyor. Kipa Tech ekibimizde, müşterilerin ihtiyaçlarına uygun ürünleri seçmesine yardımcı olmak için tavsiye ve bilgi veren çok iyi eğitim almış çalışanlar bulunuyor. Kipa Tech ekibine ek olarak müşterilerimize satın aldıkları ürünler hakkında yardımcı olmak üzere bir Teknik Yardım Hattı da hizmete açtık. Kipa olarak balık, unlu mamuller, üretim ve et reyonlarında yaklaşık 500 yeni ürünü raflarımıza ekleyerek gıda ürünleri alanında da pek çok iyileştirme yaptık. Raflarımızda en kaliteli ürünleri bulundurmamız, ulusal tedarikçilerle kurduğumuz güçlü ortaklıklar, dağıtım sistemimizdeki yenilikler ve kapsamlı personel eğitimi ile hizmetimizi bir üst seviyeye taşıdık.

İlk mağazanızı 1994 yılında Bornova’da açtınız, 2003 yılında Tesco ile kurulan ortaklık sonrasında mağazalarınızı diğer illerde de yaygınlaştırmaya başladınız; Türkiye’de Ege dışında Marmara ve İç Anadolu Bölgesi’nde yatırımlar yaptınız. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da büyümeyi planlıyor musunuz?
Tesco Kipa olarak organik büyümenin önemine inanan bir şirketiz. Türkiye’nin pek çok bölgesinde büyüme fırsatlarını değerlendiriyoruz.

Mağaza açacak verimli yer bulma konusunda sıkıntı yaşıyor musunuz? Yatırım stratejileriniz ne yönde? Satın alma yapmayı düşünüyor musunuz?
Mağazalarımız için en uygun konumları belirlemek üzere araştırma yapan bir departmanımız var. Sürekli olarak yeni fırsatlar arıyoruz ve doğru fırsatı bulduğumuz anda satın alma yapacağız.

Tesco Kipa’nın gelecek planları arasında yeni pazarlara yönelmek ve dünya genelindeki fırsatları değerlendirmek de var mı?
Tesco Kipa, dünyanın 3’üncü en büyük perakendecisi olan Tesco plc bünyesinde bulunuyor. Tesco, aralarında İngiltere, ABD ve Güney Kore’nin de bulunduğu 14 pazarda yer alıyor. Mağazalarında satış yapmak üzere satın alma merkezleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanından en iyi ürünleri satın alıyor. İstanbul satın alma merkezi, yaklaşık 300 milyon TL’lik Türk malı satın alıyor. Tesco Kipa olarak Türk üreticisinin dünyaya açılmasını da destekliyor ve bununla gurur duyuyoruz. 2010 yılında düzenlenen Türk Haftası vesilesiyle Tesco Kipa Türk tedarikçilerin ürünlerini Türkiye dışındaki tüketicilerle buluşturmada önemli rol oynadı. Bu kapsamda Avrupa’da beğeniyle karşılanan Türk ürünlerinden kuru incir en çok Slovakya’da, kuru üzüm Çek Cumhuriyeti’nde, helva ise Polonya’da ilgi gördü. Tesco Kipa’nın desteğiyle tedarikçiler bir yılda Polonya’ya 200 tondan fazla kültür balığı (çipura, levrek ve alabalık) ihraç etti. İngiltere de dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinden Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’ya ise yılda 750 ton balık ihraç edilmesi hedefleniyor.

Her yıl 13 milyon TL’lik enerji tasarrufu

Enerji tasarrufu konusunda yoğun çalışmalarınız var. Türkiye genelinde kaç mağazada enerji tasarrufu teknolojiler kullanıldı? Bu mağazalar ve kullanılan teknolojiler hakkında bilgi verebilir misiniz? Yapılan enerji tasarrufunu rakamlarla telaffuz edebilir miyiz?
Mağazalarımızda enerji tasarruflu ışıklandırma ve malzemeler kullanıyoruz. Doğalgazdan elektrik üreterek ısıtma ve soğutma amaçlı kullanma olanağı sağlayan CCHP teknolojisini kullanan ilk perakende şirketiyiz. Bu teknoloji elektrik tüketimini yüzde 10, karbon emisyonunu yüzde 15 oranında azaltıyor. Doğal güneş ışığı panellerinin kullanıldığı 22 mağazamız bulunuyor ve sayılarını artırmayı planlıyoruz. 2006 yılından beri devam ettirmekte olduğumuz enerji tasarrufu çalışmaları, her yıl elektrik harcamamızdan 13 milyon TL’lik bir tasarruf sağlıyor.

Personelinizi enerji tasarrufu konusunda nasıl eğitiyorsunuz?
Mağaza teknisyenlerimiz, mağazada enerji tasarrufunun ne şekilde sağlanacağı konusunda eğitim alıyor. Kullanılmadığı zamanlarda buzdolabı kapılarının kapatılması gibi ufacık şeylerin bile nasıl büyük bir fark yarattığını anlamalarını sağlıyoruz. Mağazalar, ne kadar enerji tükettiklerini ölçüyor. Performansları hakkında kendilerine raporlar sunuluyor ve böylece enerji kullanımını ne şekilde kontrol edebilecekleri ve azaltabilecekleri de bu raporlarda kendilerine gösteriliyor. Personelimizden bakım sorunlarını mümkün olduğunca erken bildirmelerini ve böylece hemen düzeltilmesini sağlamalarını istiyoruz. Ayrıca, personel gazetesinde düzenli olarak bu konuda yazılar yayınlanıyor.

Aslında Kipa’nın çalışan eğitimi konusunda da oldukça hassas olduğunu biliyoruz. 2007 yılından bu yana açılan ‘Usta Okulu’ programlarından ve verilen eğitimler konusunda bizleri bilgilendirebilir misiniz?

Usta Okulu, ustalık gerektiren mesleklerde çalışmaya istekli, yetenekli olan ve programa katılım şartlarına uyan tüm çalışanlarımıza açık bir program. Bu programla çalışanlarımıza Taze Gıda departmanlarında ustalık gerektiren görevlere hazırlanmaları için bir gelişim fırsatı yaratıyoruz ve geleceğe daha güvenli bakabilmelerine katkıda bulunacak bir meslek edinmelerini sağlıyoruz. Programda mağazalarımızda taze gıda ürünlerinde aynı standartlarda üretim olmasını sağlamaya yönelik eğitimler veriliyor. Adaylarımız toplamda 6 ay eğitim alıyor ve eğitimleri 3 ana bölümden oluşuyor. Toplam 6 aylık eğitim süresini 2 haftalık temel eğitim, 5 hafta süren uzmanlık eğitimi ve 19 hafta süren işbaşı eğitimi oluşturuyor. Eğitimleri boyunca her 1 aday için adayın eğitim aldığı mağazadaki 1 ustamız eğitimci olarak belirleniyor. Bu usta eğitimci, eğitimi boyunca adayın gelişiminden sorumlu oluyor. Yani aslında programın başından sonuna kadar usta-çırak ilişkisi içerisinde çalışıyorlar.

Dilerseniz sosyal sorumluluk çalışmalarınızdan da bahsedelim. Tesco Kipa, perakende kuruluşları arasında çevre duyarlılığı bilincinde ve sosyal sorumluluk projelerinde öncü konumunda...
Karbon emisyonunu yarı yarıya azalttığı için hybrid araçlar kullanmaya başlayan Çiğli Kipa mağazasında 3G Kojenerasyon enerji uygulaması, güneş enerjisi ve  günışığı kullanımı ile hipermarket ve alışveriş merkezleri için Türkiye’de ilk defa çağdaş enerji tasarrufu sağlama sistemi geliştiren ve son iki yıldır Küresel Isınma Kurultayı’nı düzenleyen Tesco Kipa’nın, çevre konusunu eğitimle bütünleştiren çok sayıda projesi bulunuyor. Tesco Kipa’nın Unilever, TOÇEV ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğinde gerçekleştirdiği “Yarının İzleri” projesi, çocuklara çevre bilinci aşılamayı amaçlıyor. Ayrıca, Tesco Kipa çalışanları gönüllü olarak “Kipa Haydi El Ver” projesini yürütüyor; bu proje protokolü Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğü’nün özel bir şirket ile Bakanlık düzeyinde yaptığı ilk protokol olma özelliğini taşıyor. Tesco Kipa olarak biz mağazalarımızda enerji tasarruflu ışıklandırma ve malzemeler kullanıyoruz. Çalışanlarımız tüm çalışmalarında günlük enerji tüketimimizi azaltmamızı sağlıyorlar. Ayrıca, Türkiye’de doğalgazdan elektrik üreterek, çıkan ısıyı ısıtma ve soğutma amaçlı kullanma olanağı sağlayan CCHP teknolojisini kullanan ilk perakende şirketiyiz. Bu teknoloji, elektrik tüketimini yüzde 10, karbon emisyonunu yüzde 15 oranında azaltıyor. Doğal gün ışığı ve güneş panellerinin kullanıldığı 22 mağaza inşa ettik. Sayılarını artıracağımız bu çevre dostu mağazalar, enerji tasarruflu teknolojileriyle, geleceğin mağaza anlayışını günümüze taşıyor. Çevreye verdiği zararı 3 bin kat azaltan eksiksiz karbondioksitli soğutma sistemini mağazalarında uygulayan ilk Türk perakende şirketi olacağız.

Özel markalı ürünlerde yenilik

Kipa markalı ürünler yelpazesinde neler bulunuyor? Bu ürünlerin cironuzdaki payı nedir?
Tesco Kipa özel markalı ürünleri, müşterileri aynı kalitedeki diğer lider markalı ürünleri daha uygun fiyatlarla sunarak bir ürün seçeneği sağlıyor. Aylık rutin yaptığımız grup müşteri görüşmelerinde, sıklıkla aldığımız pozitif geribildirimler özellikle Kipa ıslak havlu, tavuk, pastörize süt ve toz çamaşır deterjanı gibi ürünlerde yoğunlaştığını gözlüyoruz. Sadece 15 günlük promosyon döneminde 1 milyon adet Kipa ıslak havlu satışının gerçekleşmesi, aldığımız bu geribildirimleri pekiştirir nitelikte. Son yıllarda giderek artan private label ürün tüketimi, müşterilerin ürün algısında değişiklik olduğunu gösteriyor. Bir müşteri, kalitesini ve fiyatını beğendiği bir ürünü deneyip memnun kaldığında, bu ürünü tekrar satın alıyor ve aynı zamanda diğer ürünleri de deniyor. Tüm Kipa ürünleri, müşterilerin güven içerisinde satın almasını sağlayacak şekilde kapsamlı ve katı gıda güvenliği ve kalitesi standartlarına tabi tutuluyor. Bu yıl, rakiplerimizde bulunmayan bir özel markalı ürün getirdik. Taze sıkılmış meyve suyu keyfini yaşamak isteyen müşterilerimiz için, ekonomik fiyatlarla Kipa Taze Meyve Suları’nı satışa sunduk. Ürün, tamamen meyve içeriğine, saf ve doğal bir tada sahip olarak müşterileri kendisine çekecek. Amacımız, tedarikçilerimizle çalışmak, müşterilerimiz için en iyi hizmeti sunmak ve ömür boyu sadakatlerini kazanmak.

F&F, Cherokee ve On the Road gibi Tesco’ya özel uluslararası markalardan da bahsedebilir misiniz? Müşterilerinizin bu ürünlere ilgisi ne düzeyde?
F&F son derece uygun fiyat politikası ve geniş ürün yelpazesiyle müşterilerimizden oldukça rağbet görüyor ve tüm dünyada çok tercih edilen bir tekstil markası. F&F bünyesinde soyunma odaları barındırıyor ve müşterilere en fazla rahatlığı sağlamak üzere bazı mağazalarda kendi kontrol noktaları bulunuyor.

Kipa ClubCard uygulamasından da bahsedelim dilerseniz? Şu anda hangi mağazalarınızda, kaç müşteri tarafından kullanılabiliyor bu kartlar? Türkiye genelindeki tüm mağazalarınızda da uygulanmaya başlayacak mı?
ClubCard, müşteriler açısından son derece başarışı bir uygulama oldu. ClubCard programına ilk 15 günde 250 binden fazla kişi üye oldu.

Kipa olarak İzmir bölgesini tedarik zincirinizin tüm halkalarında desteklediğinizi biliyoruz. Yerel tedarikçilerle olan ilişkiniz ne düzeyde?
Ege bölgesindeki pek çok tedarikçi ile iyi ve uzun süreli ilişkilere sahibiz. Örneğin, turunçgiller, levrek ve çipura balığının büyük bir kısmını Ege bölgesinden sağlıyoruz.

Yılsonuna kadar kaç mağazaya ulaşmayı planlıyorsunuz? Hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?

Net bir rakam verememekle birlikte, Türkiye’de yatırım yapmaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz...

Bu röportaj Market dergisinden alınmıştır.

Krizden kaçan marka Türkiye’ye sığınıyor

Avrupa’da ekonomik, Ortadoğu’da ise yaşanan siyasi krizler perakende markalarının dümeni Türkiye’ye kırmasına neden oldu.

Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz, Ortadoğu ülkelerindeki karışıklık Türkiye’nin popülaritesini artırdı. Özellikle kriz nedeniyle Avrupa pazarında yaşanan daralma birçok yabancı perakende markasının rotasını Türkiye’ye çevirmesine neden oldu. Son olarak Ülker’in kafe zinciri Cafe Crown’u satın alarak Türkiye pazarına merhaba diyen ABD’li Caribou’dan sonra, özellikle ekonomik fiyatları ile dikkat çeken Portekiz kökenli çocuk markası Zippy de geçen hafta Türkiye’deki ilk mağazasını açtı. Bu ay içinde iki yabancı marka Michael Kors ve Marc by Marc Jacobs İstinye Park’ta ilk mağazalarını açarken birçok marka da Türkiye için yola çıktı bile.

New Look da geliyor

2011 ve 2012’de aralarında Alman Garry Weber, İspanyol El Corte Ingles, ABD’li kadın ve erkek giyim markası Holister, Portekiz kökenli Sport Zone, Ortadoğu’nun en büyük perakende gruplarından Landmark’a ait Baby Shop ve İngiliz hazırgiyim markası New Look’un olduğu birçok marka Türkiye’de mağaza açmak için gaza bastı.

Yeni gelecek markalar
Sport Zone (Portekiz)
El Corte Ingles (İspanya)
Hollister (ABD)
Chanel (Fransa)
New Look (İngiliz)
Baby Shop (Ortadoğu)

Yalçın Ayaydın-Türkiye dünyada en güvenli liman oldu
Türkiye’nin yabancı yatırımcı için güvenli liman olduğunu belirten İpekyol - Miroglio Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, “Avrupa ve Ortadoğu karışık. Türkiye ise sağlam duran ülkelerden... Bu nedenle hem tedarik açısından hem de perakendede birçok marka Türkiye için gaza bastı. 2011 yılında hem yeni markalar gelecek hem de mevcutlar güçlenecek”dedi.
  
İsmail Kutlu-Kopyacı diyenler işbirliği öneriyor
Türkiye’nin bölgesinde güçlenen bir ülke olduğunu kaydeden Gizia Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Kutlu, şunları söyledi: “Türkiye’de istikrar var. Bu devam ettiği sürece Türkiye’nin önü açık... Eskiden İtalya’ya kumaş almaya giderken Türkleri standlarına sokmak istemez ‘kopyacı’ derlerdi. Bize hırsız gözüyle bakanlar bugün işbirliği yapmak istiyor. ‘Alın nasıl öderseniz ödeyin’ diyorlar. ”

Zeynep Özçoban-Kapımızı çalanların sayısı çoğaldı
Park Bravo Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Özçoban da son dönemde kapılarının çok fazla çalınmaya başladığını söyledi. Türkiye’ye olan ilgiyi iş yaptıkları yabancı markalar nedeniyle daha iyi gözlemlediklerini kaydeden Özçoban, şunları söyledi: “Son dönemde kapımızı çalan çok fazla. Ama biz öncelikli olarak çalıştığımız grupların alt markaları ile ilgileniyoruz.”

Kaynak: Sevgi Sayar Başaran / Radikal

Ülker bazı şirketlerdeki payını sattı

Ülker Bisküvi, PNS Pendik Nişasta ve Besler Gıda’daki paylarını sattı. Hero Gıda’daki 4.6 milyon adet hisse senedinin Yıldız Holding’e satılmasına karar verdi.

Ülker Bisküvi Sanayi, PNS Pendik Nişasta A.Ş. ve Besler Gıda ve Kimya Sanayi ve Tic. A.Ş.’deki paylarını sattı. Ülker ayrıca, yüzde 40 oranında paya sahip olduğu 11 milyon 500 bin TL sermayeli Hero Gıda San. ve Tic. A.Ş.’deki 1 TL nominal değerli 4 milyon 600 bin adet hisse senedinin, finansal tablolarının sadeleştirilmesi kapsamında 14 milyon 800 bin TL bedel üzerinden Yıldız Holding A.Ş.’ye satılmasına karar verildi.

Ülker Bisküvi Sanayi A.Ş.’nin Kamu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı özel durum açıklamasında şirketin bağlı ortaklıklarından Birlik Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.’den alınan bilgiye göre; şirket 23 Haziran 2011 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile yüzde 40 oranında paya sahip olduğu 11 milyon 500 bin TL sermayeli Hero Gıda San. ve Tic. A.Ş.’deki 1 TL nominal değerli 4 milyon 600 bin adet hisse senedinin, finansal tablolarının sadeleştirilmesi kapsamında, Kapital Karden Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.’nin yapmış olduğu ekspertiz değeri olan 14 milyon 800 bin TL bedel üzerinden Yıldız Holding A.Ş.’ye satılmasına karar verildiği bildirildi.

Şirketin KAP’a yaptığı bir diğer açıklamalara göre, Yönetim Kurulu kararı ile Sağlam GYO A.Ş.’deki payın tamamının, finansal tablolarımızın sadeleştirilmesi kapsamında 5 milyon 400 bin TL bedel üzerinden satılmasına karar verildi.

Yönetim Kurulu kararı ile Besler Gıda ve Kimya Sanayi ve Tic. A.Ş.’deki payın tamamının, finansal tablolarımızın sadeleştirilmesi kapsamında 23 milyon 200 bin TL bedel üzerinden satılması kararlaştırıldı. Yine Yönetim Kurulu kararı ile PNS Pendik Nişasta A.Ş.’deki payımızın tamamının, finansal tablolarımızın sadeleştirilmesi kapsamında 24 milyon 850 bin TL bedel üzerinden satılmasına karar verildi.

Kaynak: Dünya

Onur Arnavutköy Şubesini Yeniledi

 Onur, yeni yüzü ve konseptiyle Arnavutköy 1 mağazasını yenileyerek geçtiğimiz günlerde hizmete açtı

Onur, yeni kimliği ve logosu ile değişim sürecinde hız kesmiyor. “Alışverişte Onur Sözü” sloganı ile yoluna devam eden Onur, yeni yüzü ve konseptiyle Arnavutköy 1 mağazasını yenileyerek geçtiğimiz günlerde hizmete açtı. Sektörden pek çok firma yöneticisi ve basın mensuplarının katıldığı açılışı Arnavutköy halkı ile birlikte, Özen Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Özen, Özen Grup Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Özen, Özen Grup CEO’su Cemal Özen gerçekleştirdi. Ekrem Özen, açılış konuşmasında yeni logo ve yeni tarzlarıyla mağazalarını yenilemeye devam edeceklerini söyledi. Konuşmanın ardından kurdele kesildi.

Onur, açılış günü için müşterilerine özel bir program sundu. Geniş alışveriş alanı, daha fazla işlevsellik kazandırılan reyonları ve estetik iç mekan düzenlemeleriyle alışverişi keyifli hale gelen Arnavutköy 1 mağazası, bin metrekare mağaza alanı, 7 kasası ve 35 çalışanıyla hizmet vermeye başladı.

Ülker ve Doruk’tan yeni şirket

Üç yıl önce Uno çatısı altında ortak olan Ülker ve Doruk Grubu, dondurulmuş börek, çörek ve pasta üretmek için yeni bir şirket kurdu

Ülker ve Doruk Grubu, ‘paylaştıkları ekmeği’ büyütme kararı aldı. İki grup, 2008 yılında paketli ekmek markası Uno çatısı altında yaptıkları ortaklığı dondurulmuş alana taşıyor. Ülker Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Ülker, Doruk Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Hasip Gençer, Doruk Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Günal İnce FRB Unlu Mamuller isimli yeni bir şirket kurdu.

Sektörde ismi Murat Ülker’in Fenerbahçe tutkusu ile ilişkilendirilen yeni şirket, dondurulmuş her türlü gıda ürününün üretimini yaparak hem iç hem de dış piyasada satacak. FRB Unlu Mamuller Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin sermayesi 50 bin TL. Şirketin ana faaliyet konusu ise galeta, kraker, bisküvi, kek, çörek, kurabiye, pasta, börek, sandviç ekmekleri gibi birçok ürünün konsantre edilmiş ya da dondurulmuş halde üretimi. Planlar arasında yurt içinde ve yurt içinde gıda ticaretinin gerektirdiği teşhir, satış, soğuk hava deposu, satış noktalarının kurulması da var.

Büyük bir atağın ilk hamlesi
Ülker ve Doruk ortaklığı şu anda Uno markası altında İngiltere, Fransa gibi ülkelere az miktarda ‘donuk ekmek’ satışı gerçekleştiriyor. Sektörde yeni şirketin bu alanda yapılacak büyük bir atağın ilk hamlesi olarak yorumlanıyor.

2008 yılında ortak oldular
Kurulan yeni şirkette Ülker ve Doruk Gıda’nın ortak olduğu Unmaş Unlu Mamuller’in de hissesi bulunuyor. Ülker Grubu, 2008 yılında Uno markalı ekmek üreticisi Unmaş AŞ’nin yüzde 50’sini 37,5 milyon dolara satın almıştı. Uno, paketli ekmek üretimiyle Türkiye’de bir ilke imza atmıştı.

Kaynak: Sibel Cingi / Radikal

Perakende ekonomiden hızlı büyüyor tüketici tepkisini vücudumuzda hissediyoruz

Alışveriş Merkezi ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Başkanı Mehmet Nane, Türkiye’nin perakende sektöründe bir marka olduğunu ve artık fason beyaz t-shirt üretiminden, markalı t-shirt üretimine geçmesi gerektiğini söyledi.

Küresel ekonomik krizin ardından ortaya çıkan değişim hareketinin, şirketler tarafından nasıl yönetildiğinin tartışıldığı 14’üncü Araştırma Zirvesi’nde konuşan Mehmet Nane, “Tüketicinin ne hissettiğini bire bir vücudumuzda yaşadığımız bir sektördeyiz. Gelişmekte olan ülkelerde, enflasyondan daha önemli bir rakam var: Perakende endeksi” dedi. Nane Şöyle devam etti: “Tüketicinin ruh halini gösteren ve onları aylık enflasyon tahminlerinden çok daha verimli bir şekilde izlememizi sağlayan bu endeks, araştırma Türkiye’de de oluşmuş durumda.” 
Perakendede ilk 10’dayızDünyada toplam perakende ticaretinin 12 ila 15 trilyon dolar büyüklüğe sahip olduğunu belirten Nane, “Türkiye dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olmasına rağmen, perakende sektöründe 10’uncu sırada yer alıyor. Avrupa’da ise 7’nci sırada. Perakende sektörümüz, Türkiye ekonomisinden daha hızlı gelişiyor” dedi. Nane, 2010 yılında Türkiye’de en çok istihdamı perakende ve inşaat sektörünün sağladığını hatırlatarak, sadece perakendenin 2010’da 100 bin kişiye iş imkanı yarattığını söyledi. Eskiden mağazaya giren yaşlı müşteriyle parası fazla diye daha çok ilgilenildiğini anlatan Mehmet Nane, şu değerlendirmeyi yaptı: “Artık dönem değişti ve trendi gençler belirlediği için gençler hedef kitle haline geldi. Uluslararası trendleri çok iyi takip edip yerelleştirmek gerekiyor. Türk tüketicisinin alışveriş alışkanlığının sokaktan AVM’lere kaydığı doğru değil. Satışların yarıdan fazlası hâlâ sokaktaki mağazalarda gerçekleşiyor. Türk insanı caddeden de AVM’den de internetten de alışveriş yapıyor.”
Kulak yerine gözVodafone Türkiye CEO’su Serpil Timuray ise şöyle konuştu: “Bilgi paylaşımı hiç olmadığı kadar seri bir sürece girecek ve varlıklar Asya’ya kayacak. İletişimde en çok kullanılan organ olan kulak, yerini gözle değiştirecek. 5 milyar kişinin cep telefonu kulandığını ve bunun yüzde 20’sinin 3G teknolojisinden faydalandığını görüyoruz. İki yıl içinde de akıllı cep telefonu satışları, bilgisayarları geride bırakacak. Mobil para kullanımı nakit paranın yerine geçebilir. Hedefleri belirlememizde en önemli faktör araştırma şirketleri oluyor.”
Amerikalılar Kapalıçarşı’yı kopyalayacak
DÜNYANIN ilk alışveriş merkezi örneğinin Eminönü’ndeki tarihi Kapalıçarşı olduğunu söyleyen Mehmet Nane, yabancıların modern mağaza konseptinin dışına çıkarak Kapalıçarşı’nın bir kopyasını ABD’de gerçekleştireceklerini belirtti. Nane şöyle konuştu: “3 Nisan’da Kapalıçarşı’nın 550’nci yılını kutlayacağız. Aslında bu toplaklar AVM’nin temelinin atıldığı yer. Kapalıçarşı 3 bin markaya ev sahipliği yapıyor. ABD’de bir şirket Kapalıçarşı’sının aynısını oraya yapmak için çalışmalara başladı.” Geçen yıl günde 20 mağaza açılan Türkiye’de 48 bin satış noktasına ulaşıldığını belirten Nane, ”Türkiye, 2013 yılında 350 AVM’ye ulaşacak. İstanbul’da 92 tane AVM var. 50 proje de inşa haline” dedi.

Turizm ve perakende sektörleri eleman avında

Kim demiş yazın iş olmaz diye; turizm ve perakende sektörleri eleman avında

Yaz aylarının gelmesiyle beraber turizm ve otelcilik sektöründe eleman ilanları yüzde 70, fuar ve kongrede yüzde 40, perakende de ise yüzde 20 arttı. Secretcv'nin Genel Müdürü Okan Tütüncü, 'Yaz durgunluğu yok, iş var' diyor

Yaz geldi iş bulmak zor diye rehavete kapılmayın, turizm, perakende, fuar ve kongre sektörleri eleman avına çıktı. Secretcv.com'un Genel Müdürü Okan Tütüncü, 'Yaz aylarının hem firmalar hem de iş arayanlar açısından oldukça durgun bir dönem olduğu görüşü hakim. Sanılanın aksine yazın başta staj, part-time ve mevsimlik işler olmak üzere adaylar için birçok iş alternatifi mevcut' dedi.
BU SEKTÖRLERE DİKKAT
Tütüncü, şöyle devam etti: 'Ağırlı olarak turizm ve otelcilik sektöründe öne çıkan bu işler hosteslikten resepsiyonistliğe, animatörlükten rehberliğe kadar oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Ayrıca aşçı, bellboy, barmen, housekeeper ve dadı gibi pozisyonlarda aranan pozisyonlar arasında. Perakende sektöründe kasiyerlik ve satış danışmanlığı gibi işler de para kazanmak açısından oldukça cazip. Ayrıca, bahar ve yaz aylarıyla birlikte düzenlenen fuar, kongre, konser ve festivallerin sayısındaki artış öğrenci, yeni mezun ve part-time iş arayışında olanlar için de yeni istihdam olanakları sunuyor. Bu sektöre yönelik ilanlarda da yüzde 40'lık artış var.'
İstihdamdaki artış, beklentilerin üzerinde gerçekleşecek
İLK çeyrekte verilen iş ilanlarının, 2010'un aynı dönemine göre yüzde 91 arttığına dikkat çeken Tütüncü, 'Bu artış, 2010'un son çeyreği ile karşılaştırıldığında da yüzde 63'lük artışa denk geliyor. Şirketimizin veri tabanı üzerinde yapmış olduğumuz inceleme ve yapmış olduğumuz anket çalışması bize, 2011 yılı istihdam oranlarının tahminlerin üzerinde gerçekleşeğini gösteriyor. Hem dünya hem de Türkiye'deki bu artış küresel iyileşme ve büyümenin işareti' dedi.
Mavi yakalılar da internetten iş arıyor
İnternetin gelişmesiyle beraber daha önce interneti kullanmayan mavi yaka çalışanlar da artık interneti kullanmaya başladığını belirten Okan Tütüncü, 'Overlokçusundan vinç operatörüne kadar mavi yaka çalışanlar artık internetten iş buluyor. Dolayısıyla mavi yaka eleman arayan firmalar da internetten eleman aramaya başladılar' diye konuştu.
Kaynak: Aylin LÖLE

İTO: Perakende fiyatları son bir yılda yüzde 7.47 arttı

İstanbul'da perakende fiyatlarda yıllık ortalama artış oranı 2010 Aralık ayından itibaren girdiği azalış eğilimini devam ettirerek bu yılın Mayıs ayında yüzde 7.47 olarak gerçekleşti.
Perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan ve 2011 Nisan ayında yüzde 2,51 artış gösteren 1995 bazlı İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi, Mayıs ayında yüzde 0,58 arttı.

Kültür, eğitim ve eğlence harcamaları ile sağlık ve kişisel bakım gruplarındaki maliyet kaynaklı fiyat artışlarının yanı sıra gıda grubundaki bazı ürünlerin arz yetersizliğine dayalı fiyat artışları, Mayıs ayındaki enflasyonun belirleyicileri oldu. Kültür, eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 2,46, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 2,04, giyim harcamalarında yüzde 2,38, konut harcamalarında yüzde 0,53 ve gıdada yüzde 0,24 oranında artış kaydedilirken, ev eşyası harcamalarında yüzde 0,12, ulaştırma ve haberleşme harcamalarında yüzde 0,56 oranında azalış izlendi.
2010 Mayıs ayında yüzde 10,60 olan yıllık perakende fiyat artış oranı, bu yılın aynı ayında bir önceki yıla göre azalarak yüzde 5,92 oldu. Yıllık ortalama artış oranı ise 2010 Aralık ayından itibaren girdiği azalış eğilimini devam ettirerek 2011 Mayıs ayında yüzde 7,47 olarak gerçekleşti.

TOPTAN FİYATLAR
Toptan fiyat hareketlerini yansıtan ve 2011 Nisan ayında yüzde 0,75 artan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi Mayıs ayında yüzde 0,80 azalış gösterdi.
Gıda Maddeleri grubunda yer alan bazı maddelerde yeni mahsulün piyasaya sürülmesi ile oluşan arz fazlalığı, bazı maddelerin dünya borsalarına dayalı aşağı yönlü fiyat hareketleri, petrol ürünlerindeki fiyat ayarlamaları, Mayıs ayındaki toptan eşya fiyatları genel seviyesi üzerinde etkili oldu.
Mayıs ayında kimyevi maddelerde yüzde 4,84, işlenmemiş maddelerde yüzde 2,55, inşaat malzemelerinde yüzde 1,89, yakacak ve enerji maddelerinde yüzde
1,33, madenlerde yüzde 0,94 artış kaydedilirken, gıda maddelerinde yüzde 4,82 ve mensucatta yüzde 1,24 azalış izlendi.
2010 Mayıs ayında yüzde 9,60 olan yıllık toptan fiyat artış oranı, bu yılın aynı ayında bir önceki yıla göre artarak yüzde 13,39'a, yıllık ortalama değişim oranı ise 2010 yılında başladığı yükselme eğilimine devam ederek yüzde 11,74'e ulaştı.

İTO'nun değerlendirmesinde, 2011 Mayıs ayında ekonomiye ilişkin aşağı yönlü risklerin azalmakla beraber özellikle avro bölgesindeki sorunların devam etmesinin gelişmiş ülkelerin genişletici para politikasını sürdürmesine neden olduğu belirtilerek, “İç talep canlılığı yanında enerji ve petrol fiyatlarındaki artışlar, gıda ve giyim sektörlerinde uygulanan gümrük vergileri ile maliyet kaynaklı fiyat hareketleri, enflasyonda artış beklentisini öne çıkarmaktadır” denildi.

Popüler Yayınlar

Markente RSS

RSS Takip Et Technorati Profile Add to Technorati Favorites Besserer Pagerank Türkçe İçerikli Web Siteleri
Sitetistik