25 Temmuz 2011 Pazartesi

Tedbir alınmazsa kriz büyüyecek

Et ithalatıyla gündeme gelen hayvancılık sektöründeki problemler, Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu’nun hazırladığı raporla gözler önüne serildi. Tedbir alınmaması halinde Türkiye’nin gıda kriziyle karşı karşıya kalınacağı uyarısı yapılan raporda, planlamalarda kırmızı et ve süt sektörünün bir arada ele alınması istendi.

Ekonomide önemli başarılar elde eden Türkiye’yi gıda sektöründe önemli riskler bekliyor. Et, süt ve yumurta gibi gıda ürünlerine yönelik talep artarken, hayvan sayısında gerileme yaşanıyor. Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu’nun raporuna göre Türkiye büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı açısından, Avrupa’da ikinci ve dünyada altıncı sırada olmasına rağmen, sayı giderek azalıyor.

Federasyonun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sunduğu rapora göre piliç eti, yumurta ve balıkçılık sektöründe Cumhuriyet’in 100. yılında talebin karşılanmasında herhangi bir risk görünmüyor. Tavukçuluk dışında hayvancılık sektöründe beklenen gelişmenin sağlanamadığının altının çizildiği raporda, "Kırmızı et, et ürünleri, süt ve süt ürünleri açısından 2023 yılı için şimdiden gelişme planlarının yapılması gerekiyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa Cumhuriyet’in yüzüncü yılında ciddi gıda krizi yaşanacaktır. Planlamalarda kırmızı et ve süt sektörü bir arada düşünülmelidir. Bu yapılırken koyunculuk politikası da yeniden ele alınmalıdır." ifadelerine yer veriliyor. Üretim projeksiyonunda 2023 yılında Türkiye’nin kırmızı et ihtiyacının yüzde 100’ün üzerinde artış göstererek 2 milyon tondan fazla olacağına dikkat çekiliyor.


Raporda Türkiye’de yaşanan kırmızı et probleminin kısa vadede sadece sığır eti ithalatı yoluyla çözülmesi mümkün görünmüyor. Kırmızı et üretimi konusunda yaşanan en temel sorunun besi materyali olarak kullanılacak erkek dana sayısının azlığı olarak vurgulanırken şu değerlendirmede bulunuluyor: "Kalıcı karkas et ithalatı sonucu süt üreticilerinin belki de yetiştiricilikten elde ettikleri tek gelir kaynağı olan erkek danalarının fiyatı düşeceğinden kârlılık azalacak ve dolayısıyla süt inekleri tekrar kesime gitmek zorunda kalacaktır."

Okullarda süt dağıtılmalı
Türkiye’de sütün daha çok yoğurt, beyaz peynir, kaşar peyniri, sütlü tatlılar ve ayran olarak tüketildiğine dikkat çekilen raporda içme sütü tüketiminin düşük seviyede olduğu dile getiriliyor. İçme sütü tüketiminin artırılması yönünde sürekliliği olan politikaların üretilmemesi eleştirilirken, yıllardır gündemde olmasına rağmen okul sütü programları ve yoksullara süt yardımı konusunda somut adım atılmadığı kaydediliyor. Raporda süt dağıtımı uygulamasının üreticiye fiyat ve pazar yönüyle olumlu yansımasının yanı sıra çocuklara ve yoksul kesime ise önemli protein kaynağı sağlayacağı belirtiliyor. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi devlet tarafından süt ve et tüketimini artırmaya yönelik etkili kampanyalar yürütülmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

Süt ve et üretimine yönelik tespitlerin yer aldığı raporda küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin de önemine işaret ediliyor. Koyun yetiştiriciliğinin et üretimi, süt ve süt ürünleri üretimi, yün üretimi ve deri üretimi açısından Türkiye ekonomisi açısından önemli olduğu vurgulanıyor. Koyun yetiştiriciliği "Köylü için en yakınındaki bankadır." sözleriyle değerlendirilirken, köyden kente göçün önlenmesi, işsizlik ve krizden çıkışa katkı sağlaması açısından önemli olduğu kaydediliyor. 1990’da 40 milyonun üzerine çıkan koyun sayısının 22 milyona gerilediğine işaret ediliyor. Kuzu eti politikalarına da değinilen raporda bu konuda da eksiklik olduğuna dikkat çekiliyor. Raporda, şu değerlendirmelere yer veriliyor: "Kebapları, köfteleri ve sulu et yemekleriyle dünya çapında ünlü Türk mutfağının vazgeçilmezi kuzu etidir. Ülkemizde kebap ve lokantacılık oldukça gelişmiştir. Hemen önlem alınmaması halinde, geleneksel mutfak zenginliği ve yemek kültürü de büyük darbe alacaktır. Anadolu’nun kekik kokan kuzu etine hasret kalınacaktır. En acısı sürekli kuzu eti ithal etmek zorunda kalınacaktır."

Et ve sütte kriz yaşamamak için neler yapılmalı?
Kırmızı et üretimi teşvik edilmeli. Kırmızı et üretiminin yüzde 100 artırılması şart. Et ve süt tüketimi ulusal bir hedef olmalı. Besi materyali, yem ve süt üretiminin desteklenmesi gerekiyor. Yerli hayvan yetiştiriciliği ve besicilik teşvik bekliyor. Süt ve süt ürünlerinin AB ülkelerine ihracatı gerçekleştirilmeli. Hayvan ıslahının daha etkin yapılması önemli. Kırmızı et üretiminde koyunculuk cazip hale getirilmeli. Besi danası ihtiyacının kesintisiz karşılanması isteniyor. Et ithalatının belirli bir dönemde sınırlı tutulması talep ediliyor. Türkiye’ye özgü etçi sığır ırkları melezleme yoluyla geliştirilmeli. Bir litre süt fiyatı ile 1,5-2 kilo yem alınabilmeli. Büyük ölçekli damızlık işletmeler kurulmalı. Çiğ süt alım garantisi verilmesi bir diğer talep. Verimi yüksek koyun ırklarının geliştirilmesi teşvik edilmeli. Yemek menülerinde kırmızı et yer almalı.
Kaynak: Zaman - Ercan Baysal

Popüler Yayınlar

Markente RSS

RSS Takip Et Technorati Profile Add to Technorati Favorites Besserer Pagerank Türkçe İçerikli Web Siteleri
Sitetistik